6183 sayılı Kanun uyarınca açılan iptâl davalarında -İİK. 277 vd. göre açılan iptâl davalarında olduğu gibi- "zorunlu dava arkadaşı" durumunda olan tüm ilgililerin ("borçlu" ve "borçlu ile hukuki işlemde bulunan üçüncü kişiler"in ve bunların mirasçılarının) "davalı" olarak gösterilmesi, eğer gösterilmemişse, bu kişilerin de davaya dahil edilmelerinin sağlanması gerekeceği (6183 sayılı K. mad. 25)-
Tasarrufun iptali davaları sonucunda kurulacak hükümde "iptal edilen tasarrufun hangi takiplerdeki alacak ve ferilerini kapsadığının açıkca belirtilmesi" gerekeceği–
İptâl davasında, "borçlu" ve "borçlu ile hukuki ilişkide bulunan üçüncü kişiler", "kötüniyet sahibi üçüncü (dördüncü) kişiler" ve "bunların mirasçıları"nın 'zorunlu dava arkadaşı' durumunda olduğu, mahkemenin bu kişilerin "davalı" olarak gösterilmiş olup olmadığını kendiliğinden araştıracağı ve eğer "davalı" olarak gösterilmemişlerse, kendilerine dava dilekçesi gönderilerek davaya dahil edilmeleri için davacıya süre verilmesi gerekeceği–
İyiniyetli dördüncü kişilere (dava konusu taşınırı/taşınmazı, borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişiden devir (satın) almış olan kişilere) karşı iptâl davası açılamayacağı; ivazlar arasında aşırı (fahiş) farkın varlığının tek başına dördüncü kişinin kötüniyetli olduğunu göstermeyeceği, bu durumun ancak diğer delillerle birlikte "takdiri delil" niteliğini taşıyacağı-
Tasarrufa konu malın, üçüncü kişi tarafından elden çıkarılmış olması halinde, davacıya, "dördüncü kişiyi davaya dahil edip etmeyeceği"nin sorulması gerekeceği–
Doğrudan doğruya borçlu değil de, borçlunun sattığı kişiden dava konusu taşınırı/taşınmazı satın almış olanlar (4. kişiler) hakkında iptâl davası açılabilmesi (ve yargılama sonunda iptâl kararı verilebilmesi) için "bu kişilerin kötüniyetli olduklarının, davacı-alacaklı tarafından kanıtlanması" gerekeceği–
Prim alacağı dışındaki SGK. Başkanlığı alacakları bakımından 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi uygulanacağı, bu hükme göre alacağın ortak ya da yöneticiden tahsili için öncelikle şirkete başvurulmuş ve alacağın tahsil edilememiş olması ve ortak ya da yönetici hakkında usulüne uygun biçimde takip yapılmış olması gerekeceği-(NOT: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. Maddesi’nin (5) ve (6). Fıkralar, Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 T. VE E: 2014/144, K: 2015/29 Sayılı Kararı İle İptal Edilmiştir.)
Tasarrufun iptali davasının "borçlunun, alacaklısını zarara uğratmak kasdıyla, malvarlığından çıkarmış olduğu mal ve hakların veya bunların yerine geçen değerlerin, tasarruftan zarar gören alacaklının alacağını elde etmesi amacıyla, bunlarca tekrar borçlunun malvarlığındaymış gibi, alacaklı tarafından paraya çevrilmesini sağlayan bir dava" olduğu– Tasarrufun iptali davasında öncelikle dava dilekçesi tebliğ edilerek borçlunun davaya dahil edilmesi gerektiği-