Dosya kapsamındaki tüm bu evraktan davacının yaralanmasının trafik kazasından kaynaklandığı anlaşılmakla, haksız fiil neticesi oluşan zarar ve tazminatın belirlenmesine ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu' nun 50 ve 51 ve 54 üncü maddeleri dikkate alınarak davacının yaralanmasının niteliği ve olayın oluş biçimi gözetilerek davacının talebi hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile kaza ile zarar arasında illiyet bağı kurulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Yaralanma alt ekstremiteye ilişkin olup kazanın meydana geldiği tarih ile hükme esas alınan sağlık kurulu raporunun düzenlendiği tarih arasında bir yıllık sürenin geçmediği, her ne kadar dosyaya sunulan rapor bir yıllık süre dolmadan tanzim edilmiş ise de İtiraz Hakem Heyeti karar tarihi itibariyle bir yıllık sürenin dolduğu, bu durumda; davacının yeniden muayenesi yapılarak kaza nedeniyle geçici bakıcı süresinin ve SGK tarafından karşılanmayan fatura edilemeyen tedavi gideri olup olmadığının belirlenmesi amacıyla kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine ve ekindeki Özür Oranları Cetveli’ne göre yukarıda açıklandığı şekilde Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Özel yasaları gereği çalışma süreleri ayrık olarak düzenlenenler dışında kalan kişiler yönünden, aktif-pasif devre ayrımı anılan şekilde yapılmakla birlikte; asker, polis gibi özel yasaları ile çalışma süreleri farklı belirlenen kişiler için sürelerin ilgili yasalardaki düzenlemelere göre belirlenmesi gerekeceği, somut olayda, pasif dönem başlangıcı olarak 65 yaş esas alınarak hesaplama yapılmış ise de; kaza tarihi itibarı ile geçerli ZMSSGŞ hükümlerinin esas alınması, bu nedenle pasif dönemin 60 yaşında başlayacağı gözetilerek aynı bilirkişiden bu doğrultuda ek rapor alındıktan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İtiraz Hakem Heyetince; davacının maluliyet oranının tespiti için davacının tüm tedavi evraklarının getirtilip değerlendirmek üzere Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden içerisinde ortopedi uzmanı veya fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanının da bulunduğu heyetten olay tarihinde yürürlükte olan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor alınarak, davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli, kaza ile illiyet bağı kuran rapor alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Her ne kadar İtiraz Hakem Heyeti tarafından TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,65 teknik faiz yöntemi esas alınmışsa da, söz konusu hesaplama yöntemi 04.12.2021 tarihli Genel Şartlar ile getirilmiş olup kaza tarihi itibari ile geçerliliğinin bulunmadığı, bu nedenle davacı için, TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömür süresinin belirlenmesi, %1,65 teknik faiz uygulanmadan ve işleyecek devre bakımından progresif rant formülü kullanılmak suretiyle tazminatın belirlenmesi gerekeceği- Her ne kadar dosya içindeki bilirkişi raporunda, Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğin 14 üncü maddesinde Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe atıf yaptığı gerekçesi ile çocuğun sürekli iş göremezlik oranının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre belirlendiği belirtilmiş ise de bu yönetmelik Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğin 18 inci maddesi ile 20.02.2019 tarihinde yürürlükten kaldırıldığı için bu tarihten sonraki kazalarda bu Yönetmeliğin uygulanma imkanının kalmadığı, bu nedenle davalının usulü kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydı ile Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ve eklerine göre maluliyet oranının belirlenerek karar verilmesi gerekirken yanlış yönetmelik esas alınarak hazırlanan rapora göre hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İtiraz Hakem Heyetince, sigorta hakemi kararının vekalet ücretine ilişkin bendinin kaldırılarak, 9.200,00 TL vekalet ücreti olarak değiştirilmesine, geri kalan kısmının aynen infazına karar verildiği, ancak, bozma ile önceki karar kalktığından bu haliyle infazı kabil bir hükmün bulunmadığı, itiraz Hakem Heyeti, bozma sonrasında da bozmaya uygun olarak HMK'nın 297 nci maddesi gözetilerek hüküm kurması gerekirken, bozma ile kalkan ve bu aşamada ortada olmayan İtiraz Hakem Heyetince "kararın aynen infazına" şeklinde hüküm tesisi yoluna gidilmesinin doğru olmadığı-
Bozma sonrasında da bozmaya uygun olarak kaldırılan karar yerine geçmek üzere taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve infazda tereddüt uyandırmayacak şekilde yeniden hüküm kurulması gerektiği-
Davacıların kararı istinaf etmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği, bu kez kararın temyizi üzerine Yargtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince davacıların manevi tazminat davasına yönelik temyiz dilekçelerinin kararın miktar itibariyle kesin olması nedeniyle reddedildiği, bu durumda manevi tazminata yönelik istem yönünden kararın kesinleştiği, bozma sonrası yapılan yargılamada ise Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma ilamı ile kesinleşen bu yön dikkate alınmadan davacıların manevi tazminat istemleri ayrı ayrı kabul edilerek 1.000,00'er TL manevi tazminatın davalı ...................'den alınmasına karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
“Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz;…” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptaline karar verildiği-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türlerinin örnekseme yoluyla sayıldığı, bakıcı giderinin de anılan kanun hükmü kapsamında tazmini gereken zararlardan olduğuna ve tedavi gideri teminatında yer aldığına ilişkin Dairemizin yerleşik uygulamaları ile Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı gereği, ZMSS Genel Şartları'nın A.5-c maddesine göre bakıcı giderlerinin sürekli sakatlık teminatı kapsamında kabul edilmesinin mümkün olmadığı, açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacının hesap raporuna ve Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına itiraz ettiği ve yine kararı temyiz ettiği gözetildiğinde, karar tarihine en yakın veriler üzerinden ve davacının talebi ile bağlı kalınarak davaya konu edilen sürekli bakıcı gideri zararının poliçedeki tedavi giderleri teminatından karşılanması gerektiği dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekeceği- Rapor ücreti yargılama giderlerinden olup tazminat gibi hüküm altına alınmasının doğru olmadığı- İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekâlet ücretine ilişkin olarak anılan mevzuat uyarınca maktu vekâlet ücretinin altında kalmamak kaydıyla asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin 1/5’i oranında vekâlet ücreti yerine nispi ve tam vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-