Mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması sonucu, bozma kararı lehine olan taraf yararına 'usuli kazanılmış hak' doğacağı- Usuli kazanılmış hakkın mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde, işlem yapma ve hüküm kurma sorumluluğu getirdiği-
Belirsiz alacak davası olduğu dava dilekçesinde belirtilerek açılan tapu sicilinin tutulmasından doğan zararın tazminine ilişkin davada; bilirkişi raporu ile alacağın miktarının belirlenmesi üzerine verilen artırım dilekçesinin ıslah olmadığı gibi bu artırım sebebiyle zamanaşımının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği-
Veraset ilâmına dayanarak gerçekleştirilen taşınmaz satış işleminden doğan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemi ilişkin eldeki davada, Devletin sorumluğuna ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı- Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu anlaşıldığından, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğu-
TMK'nin 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı TBK'nun 146. maddesine göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmekle; Anayasa Mahkemesi'nin ilgili kararı gereği, 18.11.2009 tarihinden önce zaman aşımı süresi dolmuş bulunan eldeki dava yönünden, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 tarihli kararından yaklaşık 9 yıl 11 ay 24 gün sonra açılan eldeki davanın makul süre içinde açıldığının kabulü mümkün olmadığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin verilen karar isabetli olacağı-
Dava konusu taşınmazdaki payını tapu kaydındaki şerhlere rağmen, şerhin yerine getirdiği yükümlülük ile birlikte satın aldığı anlaşılan davacının somut olayda iyi niyetli olduğunun kabul edilemeyeceği- Davacını kendi ağır kusuru nedeniyle uğradığı zarardan devletin kusursuz sorumluluğunun kabul edilemeyeceği-
Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararın tazmini talebiyle açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili için açılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, alacak, yargılamayı gerektirir nitelikte olup likit olmadığından, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Tapu kaydının sahtecilik nedeniyle mahkeme kararı ile iptal edilmesi sonucu uğranılan zararın iptal edilmesi sonucu uğranılan zararın tazminine ilişkin davada- Davalı noter ile sahte vekaletnameyi kullanarak maddi menfaat sağlayan davalının müteselsilen sorumlu olduğu ile her ne kadar davacı noterde düzenlenen sahte vekaletnameye dayalı olarak satın aldığı taşınmazın yolsuz tescil nedeniyle gerçek malik adına tescil edilmesi nedeniyle zarara uğramış olup devletin sorumluluğu için kusurun varlığı ya da yokluğu önem taşımadığından hazine hakkında açılan davanın kabulünün gerektiği-
Dava dilekçesi ve Hazine tarafından sunulan dilekçelerin içeriğine göre, dava dilekçesinde davalı olarak Tapu Müdürlüğüne izafeten Hazine gösterilmiş ise de, Hazinenin davada vekil ile temsil edilmesi, sunulan dilekçelerin Hazine adına sunulduğunun belirtilmesi ve savunma hakkının kısıtlandığına dair bir itirazının da bulunmaması karşısında, somut olayda taraf teşkilinin tamamlandığının kabul edilmesi gerektiği-
Devletin sorumluluğunun objektif-kusursuz sorumluluk hâli olduğunun kabul edildiğine ve bu sorumluluk hâlinin haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığına göre, aynı Kanunda haksız fiil zamanaşımı kurallarının uygulanma imkânı olmadığı gibi, TMK’nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı süresinin öngörülmediği dikkate alındığında, on yıllık genel zamanaşımı süresinin devletin sorumluluğu için uygulanması gerektiği-
Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumlu olduğu-Buradaki sorumluluğun kusursuz sorumluluk olduğu-Sahte nüfus cüzdanı düzenlenerek gerçekleştirilen taşınmaz satışının mağduru olan gerçek taşınmaz malikinin bu olay sebebiyle oluşan zararını hazineden talep edilmesinin mümkün olduğu-