Müdürün ortağı olduğu dava dışı şirket dışında aynı iş kolunda ortağı olduğu şirketin genel kurulundan herhangi bir izin alınmadan şahıs şirketi kurmak suretiyle faaliyet yürüttüğü ve işlettiği, tarafların ortak olduğu şirketin bilirkişi raporuna göre üç ayrı şubesinin bulunduğu, bu hale göre davalı müdürün özen ve bağlılık yükümlülüğüne ve rekabet yasağına aykırı hareket ettiği, bu durumun da davalı müdürün dava dışı şirketten azli için haklı sebep sayılacağı-
Müdürün şirket aleyhine 200.000,00 TL bedelli çeke dayalı takip yaptığı, çekteki alacaklının kendisi olup, borçlu olarak şirket adına imzaladığı, yine Mersin Emniyet Müdürlüğünün 31.11.2018 tarihli yazı cevabı ve ekindeki belgelerden şirkete ait araçların davalıya satışının yapıldığı, davalı müdürün bu şekilde kendisi lehine işlemler yaptığı, tüm bu hususların davalı şirket müdürünün yönetim haklarının ve temsil yetkisinin kaldırılması için haklı nedenler olduğu-
Limited şirket müdürlerinin azli talebine ilişkin dava açıldıktan sonra yapılan şirket genel kurulunda şirkete davalı dışında davalı yerine yeni bir müdür tayin edildiğinden, davanın açılışından sonra yapılan bu genel kurul ile davacının, davalının şirket müdürlüğünden azli istemine ilişkin davaların konusuz kalıp kalmadığı hususunun değerlendirilmesi gerektiği-
Tarafların iddialarının, hükme esas alınan bilirkişi raporunda soyut kaldığından mahkemece yeni bilirkişilerden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Şirketin kuruluş tarihi olan 18/12/2012 tarihinden beri şirket müdürü olan kişinin, şirketin 2014 yılından beri vergi ve SGK borçları ile ticaret odasına olan borçlarını ödemediği, böylelikle şirketin kamu borçlarının ödenmemesinin alışkanlık haline getirdiği, yine TTK'nun 317/1 maddesi gereğince her yıl yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarını şirketin kuruluşundan beri yapmadığı, davalı şirket müdürünün yasal borçları ödememesi neticesinde davacı ortağın şahsi gayrimenkullerine haciz uygulandığı, şirket defter ve kayıtlarını muhasebe kayıt usul ve tekniğine uygun olarak tutmadığı, şirkete ait finansal tabloların yasal düzenlemelere uygun olarak düzenlenmediği, şirket sermayesinin tamamen karşılıksız kalmasına sebebiyet verdiği ve şirketin borca batık hale geldiği bu suretle davalının özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve azil için öngörülen haklı sebeplerin oluştuğu-
Davalının müdür olduğu davaya konu dönemler içinde şirketin mali yapısının iyi olduğu, alacakların tahsili riski bulunmakla birlikte satış ve cirosunun buna bağlı olarak karlılığının arttığı, davalının kendisine ve yakınlarına menfaat temin ettiğine, ağabeyine gayrı resmi ödeme yapıldığına, şirket yönetimini bu şahsa devrettiğine ilişkin delil bulunmadığı, şirket defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, 2013 ve 2014 yılı genel kurul toplantıları yapılmamış ise de bu hususun tek başına müdürün azli gerekçesi olamayacağı, davacının da şirket genel kurulunun toplanmasını talep edebileceği, davacının bilgi alma hakkının yasa ve anasözleşmeye aykırı olarak engellendiğine ilişkin delil bulunmadığı, davacının bu konuda özel denetçi atanmasını talep edebileceği anlaşılmakla, davacı iddialarını ispatlayamadığından ve TTK'nun 630. maddesinde öngörülen şirket müdürünün özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybettiği yolunda haklı nedenlerin varlığı ispatlanamadığı-
Dava dışı limited şirketin müdürü olan davalının, dava dışı başka bir şirkette de ortaklar kurulundan izin almadan müdür olarak görev yaptığı, şirketin ana sözleşmesinde, rekabet konusunda izin verildiğine dair maddenin bulunmadığı, bu açıdan davalının anılan şirketteki müdürlük görevinden azli için haklı nedenin oluştuğu, ancak müdürlükten azli istenen şirketin davalı olarak gösterilmediğinden, davanın usulden reddinin gerektiği, davanın "tasfiye memurunun azli" davası olarak kabul edilmesi halinde ise, tasfiye memuru olarak davalının azlini gerektiren haklı bir nedenin tespit edilemediği gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen karar bozulmuş olup, bu kez davalının karar düzeltme isteminde bulunduğu ancak Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalının HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerektiği-
Azlık pay sahiplerinin mahkemeye müracaatla genel kurulun toplantıya çağrılmasını talep edebilecek olmaları uzun yıllardır toplantı çağrısında bulunmayan müdürün bu konudaki sorumluluğunu ve ağır kusurunu ortadan kaldırmayacağı- Görevde bulunduğu 7 yıllık süreçte en temel vazifelerinden olan genel kurulun toplantıya çağrılması şeklindeki görevini yerine getirmeyen, bu husustaki özensizliği ve ihmali sürekli hale gelmiş davalı müdürün azline karar verilmesi gerektiği-
Limited şirketin müdürünün şirkete olan sorumluluğunun değerlendirilmesinde vekalet hükümlerinin kıyasen uygulanacağı-Müdürün azledildiğine ilişkin ortaklar kurulu kararının müdüre tebliğ edilmemiş olduğu süre içerisinde müdürün yaptığı işlemlerin şirketi bağlayacağı-
Şirket müdürünün, limited şirketin defter ve kayıtlarını muntazam olarak tutmaması ve en önemli kararlarda imzaların kendisinin yokluğunda alınması nedeniyle, müdürlük görevini yerine getirmesi yönündeki ortakların güvenini sarstığı, şahısların önem arz ettiği bu durumun müdürün azli bakımından haklı sebep olduğu ancak ortaklar kurulu toplantıların TTK’nın 617. maddesinde düzenlenen çağrı usulüne uygun olarak yapılmaması durumunun müdürlükten azil bakımından tek başına haklı ve yeterli bir sebep olarak kabul edilemeyeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor