Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmadığından, alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulması gerektiği- Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise, icra takibinin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği- Aleyhine açılmış bir dava bulunan şirkete ilişkin karar verilmemesinin hatalı olduğu-
Davacının sinkaflı küfür ettiği iddia edilen çalışanın tanık olarak yeniden dinlenerek kendisine küfür içeren sözler söylenip söylenmediği ile söylendi ise küfür içeriğinin tam olarak ne olduğu sorularak olaya ilişkin görgü ve bilgisi tam olarak belirlenmesi gerektiği- Feshin işveren tarafından yasada öngörülen altı iş günlük süre içerisinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği-
Tarafların dinlenilmesi ile isticvabının farklı şeyler olduğu- Taraf çağrıldığı oturuma gelmezse, ikrar etmiş sayılma yaptırımının uygulanabilmesi için tarafın isticvap için çağrılmış olması gerektiği- Tarafın, ancak kendi aleyhine olan vakıalar hakkında isticvap edilebileceği, tarafın kendi lehne olan vakıalar için ancak dinlenebileceği- Somut olayda, dava dilekçesinde, ücret alacağı “maaş alacağına mahsuben 100,00 TL” olarak talep edilmiştir, dava dilekçesi, ödenmeyen ücret alacağına ilişkin soyut ve genel anlatımlar içermekte olup, hangi ay ve yıla ait, ne kadar ücret alacağının ödenmediği belirtilmemiştir, bu anlamda olmak üzere, ücret alacağı bakımından dava dilekçesinde somutlaştırma yükümlülüğünün yerine getirilmediği anlaşıldığından, ücret alacağı talebinin somutlaştırması için mahkemece davacı tarafa uygun bir kesin süre verilmesi ve bu suretle yargılamaya devam edilmesi gerektiği- 
İş akdi, işverenin güvenini kötüye kullanmak ve işverenin başka bir işçisine sataşmak nedeniyle 4857 s. İş Kanununun 25/II-d,ı maddeleri gereği feshedilmiş olup, davacı işçi hakkında feshe konu tehdit ve hakaret eylemlerinden ceza davası kararının kesinleşmesinin beklenilmemesi hatalı olduğundan, mahkemece feshe konu davacının diğer işçilerine sataşmasına yönelik eylemlerinden dolayı davacı işçi hakkında açılan ceza davası sonucuna göre davalı işverenin feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, eksik inceleme ile davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı taleplerinin reddinin hatalı olduğu-
22. HD. 28.02.2019 T. E: 44, K: 4731-
Davalı işverence ihtarname ile davacının Bölge Müdürüne karşı tehdit ve hakaret suçlarını işlediği, bu hususta Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği davada; davacı hakkında tehdit ve hakaret suçlarından açılan ceza davası sonucunda, delil yetersizliği sebebiyle beraat kararı verildiğinden, ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağlamayacağının göz önünde bulundurulması gerektiği- Davalı tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği ispatlanamadığından, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı kabul edilerek anılan alacaklarının hüküm altına alınması gerektiği-
9. HD. 04.07.2018 T. E: 2015/20763, K: 14780-
Kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine-
İşçinin ücretini ve çalışma süresini bilmesi gerektiği varsayımı ile ihbar ve kıdem tazminatının belirli olduğunu düşünmenin isabetli olmadığı, izin ücreti bakımından da durumun aynı şekilde olduğu- Fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının da davanın başında belirlenmesinin mümkün olmadığı- İşçilik alacaklarına ilişkin davanın belirsiz alacak davası olduğu-
Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminata-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.