Boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan manevi tazminatın az olduğu-
Davaya konu edilen yayında yazının içeriği ve veriliş şekline göre konunun güncel, kamuoyunu ilgilendiren, görünür gerçeğe uygun olduğu ve davacının yayının yapıldığı günlerde kamuoyunun gündeminde olan bir şahsiyet olduğu anlaşılmakta olup, dava konusu yazı içeriğinde davacının özel hayatından bahsediliyor ise de yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde saldırı amacı taşımadığı, kamuoyunun gündeminde olan bir kişi hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesinin ön planda tutulduğu anlaşıldığından ve yazının bütününe bakıldığında davalı gazetede yayınlanan yazıda davacının basına verdiği demeçlerin eleştirisel açıdan kaleme alındığı anlaşıldığından, davalı gazete de yayınlanan yazısının demokratik bir toplumda “çoğulculuk, hoşgörü ve açık düşünce” kavramları kapsamında kabul edilmesi gerekmekte olup, davacının kişilik haklarına saldırının oluşmadığı-
Mahkemenin, görevsiz olduğu sonucuna varması halinde, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
9. HD. 20.06.2018 T. E: 2017/8322, K: 13409-
Davalı şirketin 24.12.2010 tarihinde kurulup tescil edildiği, şirket sözleşmesi ile davalının 10 yıl süreyle şirketi temsile münferiden yetkili müdür olarak atandığı, şirket müdürü tarafından noterden alınan düzenleme şeklindeki vekâletname ile davalının genel yetkili ticari vekil olarak atandığı, şirket müdürünün, davalının kızı olduğunun anlaşıldığı, davalı tarafından davalı şirketin kaşesi altında yazılıp imzalanan ve müşterilerine gönderilen ve ayrıca haksız rekabet teşkil ettiği hususu kesinleşen yazıda, kurucusu ve ortağı olduğu davacı şirketten ayrılarak davalı şirketi kurduğunu ve hizmetlerine bundan sonra farklı bir şirket ismiyle devam edeceğini belirttiği; davalının, davalı şirketin hissesinin kendi adına kayıtlı olmasına rağmen öğrenci olması sebebiyle tüm işlerin babası tarafından takip edildiğini belirttiği, buna göre; davalı şirketin kaşesi altında davalı tarafından yazılan ve müşterilerine gönderilen yazının haksız rekabet teşkil ettiği ve bu hususun kesinleştiği, davalının şirket müdürü olduğu ve diğer davalının ise şirket organı gibi hareket ettiği gözetilerek anılan davalıların TMK’nın 50. maddesi gereğince, kişisel sorumluluklarının değerlendirilmesinin gerektiği, sonuç itibarıyla Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesinde yer alan yetki kuralının kesin yetki olup olmadığı, iş kazasından kaynaklanan tazminat davaları yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun özel yetki kurallarının uygulama yeri bulunup bulunmadığı-
11. HD. 29.11.2016 T. E: 2015/11741, K: 9189-
2. HD. 26.11.2024 T. E: 752, K: 9077
6098 Sayılı TBK md. 56. maddesinin “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini gözönünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” yasal ifadesini içerdiği, hakimin, TBK md.56 gereği manevi tazminatın miktarını tayin ederken somut olayın özelliklerini dikkate alacağı, manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde hakkaniyetin gözetilmesi gerekeceği, çünkü, kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nesafetle hüküm vereceğinin M.K. 4.maddesinde belirtildiği, ödettirilecek para miktarının tazminat ve ceza olmadığı, çünkü, mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi davalının hukuka aykırı fiilinden dolayı yapılan bir kötülük de olmadığı, manevi tazminatın, zarara uğrayanda bir huzur duygusu vermesi, duyduğu elem ve ızdırabın dindirilmesini amaç edinmesi gerekeceği, o nedenle, tazminatın miktarı tayin edilirken, bu amaç ve fonksiyonun gözardı edilmemesi gerekeceği, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan miktar kadar olması gerekeceği, miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişen hal ve şartların olacağı, hakim bu konudaki takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenlerin kararında objektif ölçülere göre isabetli olarak gösterilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.