Haciz tehdidi altında yapılan ödeme nedeniyle istirdat ve manevi tazminat talebine-
Hakkındaki hüküm kesinleşmiş olan davalılar bakımından, mahkemenin yeniden yargılama yapması ve yeniden hüküm tesis ederek davalılara ilave sorumluluk yüklemesinin usuli kazanılmış hakkın ihlali mahiyetinde olduğu-
Davalı, cevap dilekçesi ile Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi kapsamında maddi ve manevi tazminat talep etmiş olup, davalının tazminat talepleri hakkında olumlu - olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiği-
Dava dilekçesine ekli belgelerden davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın şeride tecavüz ve hız kurallarını ihlal ederek asli ve tam kusurlu olduğunun anlaşılmış olduğu ve dava dilekçesinde davalı sebebiyet verdiği kaza sonucu desteğin ölümü sebebi ile desteği eşi, çocukları ve kardeşleri tarafından maddi-manevi tazminatın tahsili istendiğinden davacı tarafın tazminat istemi haksız fiile dayanmakta olduğu ve olay tarihi itibariyle muaccel hale geldiği anlaşılmakla olayda ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle talebin kabulü gerektiği-
Trafik kazası nedeniyle davacının yaralanmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası, davacının taleplerini zorunlu trafik sigortası poliçesine dayanarak davalı sigorta şirketine ve bunun yanında sürücü ile işletene yöneltileceği-. Davalı sigorta şirketi ile diğer davalı sürücü ve işleten arasındaki sorumluluk müşterek ve müteselsil sorumlu olacağı- Davanın, müşterek ve müteselsil sorumlu sigorta şirketi, sürücü ve işleten aleyhine birlikte yürütülmesi gerekirken mahkemece davalı sigorta şirketi yönünden davanın tefrik edilmesinin hatalı olacağı- Uyuşmazlığın Ticaret mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen manevi tazminat fazla olup hakkaniyet ilkesi ve erkek yararına usuli kazanılmış hak ilkesi gereğince daha uygun miktara hükmedilmesi gerektiği-
Dava konusu yazıda, davacının eski görev yerine iade işlemi dile getirilirken;davacı hakkında olumsuz bilgiler bulunan ve bu sebeple Başbakanlıktaki görevinden uzaklaştırılan bir kimse olarak tanıtılmak istenmiş; bu haliyle yayında , özle biçim arasındaki denge aşıldığından amacı aşan, konu ile ifade arasında düşünsel bağ bulunmayan davaya konu haberin hukuka uygun sayılmasına olanak bulunmadığından; mahkemece davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Karşılıklı Boşanma
Davacının seçimlik hakkını onarım yönünde kullanmış olduğu, onarım neticesinde arızanın giderildiği, bu hâli ile malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinin hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olacağı--
Yerel Mahkemenin gerek Özel Dairece bozulan 28.1.2003 günlü ilk kararındaki ve gerekse Hukuk Genel Kurulu'nun bozmasına konu olan 17.3.2004 günlü önceki direnme kararındaki hüküm fıkralarının, temyize konu 14.6.2005 günlü kararın hüküm fıkrasıyla tamamen farklı içerikte bulunmaları karşısında, temyiz incelemesine konu Yerel Mahkeme kararı gerçekte bir direnme kararı niteliğinde olmayıp, Hukuk Genel Kurulu'nun usule ilişkin bozma ilamına uygun şekilde oluşturulmuş, yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan, bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu'na değil, Özel Daireye ait olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.