Davalının taşınmazın bedeline yönelik usulüne uygun harçlandırarak açtığı bir dava bulunmadığı halde mahkemece taleple bağlılık ilkesi de aşılmak suretiyle taşınmazın ihale bedeline de hükmedilmesinin doğru olmadığı- Dava gayrimenkulün aynına ilişkin olduğu ve mahkemece yapılan keşif sonrası belirlenen taşınmazın değeri üzerinde harç ikmali yapılmadan yargılamaya devam edilmesinin isabetsiz olduğu-
................... tarihli satış kararında; satışa çıkarılacak taşınmaz ilanının yerel gazete ile ilanına karar verildiği, taşınmazlardan birinin muhammen bedelinin 202.300,00 TL olduğu ve 124.650,00 TL’ye ihale edildiği; diğerinin muhammen bedelinin 260.988,50 TL olduğu ve 142.500,00 TL'ye ihale edildiği görülmüş olup, bu haliyle yapılmış olan ilanların gerekli talep ve talibi artırmadığı anlaşıldığından, taşınmaz satış ilanının yurt düzeyinde bir gazete ile ilan edilmesinin, alakadarların menfaatine uygun olacağının anlaşıldığı-
Satış bedeli, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğundan,1129 ada, 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçluların bu parsel yönünden ihalenin feshini istemekte hukuki yararlarının olmadığı-
Borç, ipotek ile temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabileceği, bununla birlikte alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatması durumunda aynı borca ilişkin olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılamayacağı, davacı banka tarafından borçluya karşı hem kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip hem de ipoteğin paraya çevrilmesi istemli takip başlatıldığı, daha sonra ipoteğin paraya çevrilmesi istemi ile başlatılan takibin iptaline karar verildiği, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip dosya hesabına göre bakiye borç miktarının ............ TL olduğu, yargılamaya konu 07.06.2022 tarihli sıra cetvelinde davacı bankanın alacağının bu miktar üzerinden gösterildiği, davacının devam eden bir ipotek takibinin bulunmadığı, düzenlenen sıra cetvelinde ve Yerel Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İhale tarihinden sonra verilmiş ve kesinleşmiş menfi tespit kararı, kesinleşen ihalenin hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmayacağından, icra müdürünün kesinleşen ihale karşısında tescil işlemlerinden kaçınamayacağı- İhalenin alacağa mahsuben gerçekleştiği, takibe konu alacağın ise bulunmadığının kesinleşen menfi tespit davası ile tespit edildiği nazara alındığında; ihale bedelinin tamamen yatırılması halinde taşınmazın alıcı adına tescili mümkün olup, şikayetçi tarafından ihale bedelinin dosyaya yatırılmamış olduğundan icra müdürlüğünce şikayetçinin tescil talebinin reddine karar verilmesinin doğru görüldüğü-
Mahkemece, ihalelerden elde edilen gelirlerin şikâyet olunan takip dosyasındaki ipotek alacağını dahi karşılamadığı, rehin ve ipotek alacağının önceliği bulunduğundan şikayetçi tarafın iştirakinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İİK mad. 140 uyarınca; satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapacağı- Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan icra dairesine ait olduğu, haczin talimatla uygulanması halinde ise sıra cetvelinin esas icra dairesince düzenlenmesi gerektiği-
Satış bedelinin, taşınmazın en az muhammen bedeli kadar olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabul edildiği, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği; ihalenin feshi isteminin zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden, aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İcra müdürlüğünce, İİK'nun 149. maddesindeki emredici bu hükmüne rağmen asıl borçlu şirket borçlu olarak gösterilmeden, sadece ipotekli taşınmazı satın alan malik şirket hakkında hazırlanan takip talebi ile icra emrine göre takibe başlanması ve takibe devam edilerek satışın yapılması, ipotek veren üçüncü kişi ile asıl borçlu arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğundan yasaya aykırı olup, borçlunun usulünce takibe dahil edilmemesi nedeniyle bu hususun takibin her aşamasında, süresiz olarak ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re'sen nazara alınması gerektiği, o halde mahkemece; durdurma kararının kaldırılması ile ihale arasında 15 dakika gibi çok kısa bir süre bulunduğundan, bu hususun talep ve talibi azaltıcı nitelikte olduğunun ve zorunlu takip arkadaşlığına uygun olarak başlatılmayan takipte satış yapılmasının yasaya aykırı olduğunun kabulü ile şikayete konu ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.