Davalı-davacı kadının açmış olduğu ziynet alacağına yönelik dava reddedildiği halde, davacı-davalı koca yararına nisbi vekalet ücreti takdir edilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Davacı-davalı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı orantısız ve çok olduğundan ve daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmayacağı-
2. HD. 31.05.2018 T. E: 2016/15113, K: 7017-
Erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, evlilik süresince eşini aldattığı, hakaret ettiği, evlilik birliğinde olması gereken saygıyı ve sadakati eşine göstermediği, ayrılık döneminde eşine ekonomik şiddet uyguladığı, buna karşılık kadının da fiili ayrılık döneminde sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği, eşine sürekli ağır hakaretler ettiği, kavgacı ve agresif davranışlarda bulunduğu uyuşmazlıkta, tarafların kusurlu davranışları karşılaştırıldığında, eşlerin "eşit kusurlu" oldukları- "Kusurların sayısı ve niteliği itibarıyla erkek eşin daha fazla kusurlu olduğu, Özel Daire ile mahkeme arasında kusurların neler olduğu ve niteliği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı için direnme kararının temyiz incelemesi sırasında vakıalara ilişkin yeni bir delil değerlendirmesi ile yeni bir kusur eklenmesi mümkün olmadığı, kadın eş yararına tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacı-davalı kadının, çalışma durumunun, ne zaman çalışmaya başladığının, çalışıyor ise işinin sabit ve gelirinin sürekli olup olmadığının ve kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda bulunup bulunmadığının araştırılarak kadın lehine Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi uyarınca yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilip, gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- ilk derece mahkemesince, davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının kabulüne ilişkin verilen kararın, davalı-karşı davacı erkek tarafından istinaf edilmemek suretiyle kesinleştiği, bu nedenle, istinaf incelemesi neticesinde bölge adliye mahkemesince erkeğin boşanma talebi yönünden "Karar verilmesine yer olmadığına" yönünde karar verilmesi gerekir iken, "Erkeğin boşanma talebinin reddi" yönünde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekmekte olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamandan kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığından tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak maddi ve manevi tazminat (TMK mad.174/1-2) taleplerinin reddinin doğru olmadığı-
Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği anlaşıldığından tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak; kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
2. HD. 01.11.2021 T. E: 6781, K: 7921-
Sosyal inceleme raporu düzenlendiği tarihte yaşı nedeniyle idrak çağında bulunmayan ortak çocuğun velâyeti konusunda görüşü alınmadan ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesinin uygun olduğu belirtildiğinden, velâyeti davacı-karşı davalı anneye bırakılmış ise de; kesinleşen kusurlu davranışına göre davacı-karşı davalı annenin ortak çocuğa hakaret ettiği ve kötü davrandığı, Buna göre; ortak çocuğun bizzat ya da istinabe yoluyla eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velâyet hakkındaki tercihinin hâkim tarafından kendisinden sorulması, 4787 s. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan bir heyetten rapor alınarak, her iki ebeveyn ve 2013 doğumlu ortak çocuk ile görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip, tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumuna göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velâyeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı, çocuğun halen hangi taraf yanında yaşadığı araştırıldıktan ve diğer delillerle birlikte değerlendirildikten sonra gerçekleşecek sonucu uyarınca velâyet hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen vakıalarda eşini beğenmeyen, onu küçümseyen ve güven sarsıcı davranışları bulunan erkeğin, eşine “aptal, salak, geri zekalı” şeklinde hakaret eden kadına göre ağır kusurlu olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları zarar gören, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen az kusurlu davalı kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesi gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.