Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen geçici 10. madde ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği 103. madde 4. fıkrasındaki hükümlere dayanarak, geçmiş dönemlere ilişkin belge türü veya Kanun numarası hatalı seçilerek verilen aylık prim ve hizmet belgelerini düzelterek 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu geçici 10. maddesinde düzenlenen sigorta prim teşvikinden yararlanmak için yapılan başvurunun reddine ilişkin açılan Kurum işleminin iptali davasında davacı şirketin Sosyal Güvenlik Kurumuna husumeti yöneltip yöneltemeyeceği-
Yaşamlarını yitiren sigortalı eş ve baba üzerinden hak sahibi sıfatıyla çift ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ile aksine kurum işleminin iptali ve menfi tespit istemi-
Yargılamaya konu prim alacağı 1997 ila 1998 devresinde tahakkuk ettirilmiş ve gecikme zammının bu tarih itibariyle başlatılmış olması karşısında, anılan devrede yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi uyarınca, kurum alacaklarının tahsilinde gözetilecek zamanaşımı süresinin 6183 sayılı Kanunun 102. maddesi uyarınca 5 yıl olarak belirlenmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık, davacının Kuruma faturalandırdığı 223 adet reçetede provizyon sistemine gerçeğe aykırı kayıt yaptığı iddiasıyla, davalı Kurum tarafından hakkında uygulanan, 2019 yılı eczane protokolünün 5.3.9 uncu maddesi gereğince uyarma, 6.17 nci maddesi delaletiyle 5.3.9 uncu maddesi gereğince; 149.229,80 TL cezai şart bedelinin tahsili, 4.3.6 ncı maddesi gereğince 28.035,01 TL reçete bedelinin tahsili ve alacaklardan mahsubuna dair işleminin iptali istemine ilişkindir...
506 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın çakışması halinde; davacının önceden başlayan 1479 sayılı Yasa kapsamındaki Bağ-Kur sigortalılığına geçerlilik tanınacağı ve yaşlılık aylığı şartlarının buna göre değerlendirilmesi gerekeceği-
Kuruma borçlanma için başvurulması ve Kurumun başvuruyu cevapsız bırakarak işlem yapmaması hâlinde makul süre içinde dava açılması gerekmekte olup bildirdiği adrese çıkarılan borç tahakkuk cetvelinin yer aldığı tebligatın adreste tanınmadığından bahisle iade edildiği ancak davacının Kuruma yaptığı başvurunun akibetini araştırmadığı ayrıca davayı da başvuru tarihinden itibaren 3 aylık bekleme süresini takiben 3 aylık makul süre içerisinde açması gerekirken Kurum yazısının tebligat eksikliği nedeniyle iade edilmesinden çok sonra 17.02.2020 tarihinde Kuruma başvurduğu dikkate alındığında borçlanmanın dava tarihi itibariyle kabul edilmesi gerektiği- "Tebligat çıkarılan adresin davacının adres kayıt sisteminde kayıtlı olmadığı, borçlanma başvuru dilekçesinde bildirilen yurt dışı adresine tebligatın çıkarılması gerektiği, borç tahakkuk cetveli davacıya tebliğ edilemediğinden üç aylık ödeme süresinin başlamadığı, makul süre yorumu ile sonuca gidilmesinin Anayasal hak olan sosyal güvenlik hakkının kaybına yol açacağı"  şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı tespit edilen hak sahiplerine gelir veya aylık tahsisi yapılmaması ile bağlanan gelir veya aylığın  kesilmesine ilişkin Kurum işlemi usul ve yasaya uygun olup gelirin veya aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alma hakkının kapsamına ilişkin olarak; fiilen birlikte yaşama olgusunun başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibariyle gelir veya aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun ve yersiz kabul edilmesi gerekip  ancak uygulanacak madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, fiili birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilerek; 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı ve bu şekilde belirlenecek yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Yasanın  96. maddesine göre uygulama yapılması gerektiği-
Dava, Almanya'da geçen çalışmaların 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanılması ile yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir...
Muarazanın önlenmesi davası-
Hakim ve savcıların soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet ve kararları nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.