Genel olarak gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekeceği-
Kesinleşen ilam ile davalının dava konusu taşınmazda bir hak sahibi olmadığı belirlendiğinden, davalının kullanımının haklı ve geçerli bir nedene dayandığı söylenemeyeceğine göre, mahkemece tapu kaydı nedeniyle mülkiyet hakkına değer verilerek elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın tesciline esas olan mahkeme dosyasının veya ilama dayanak bilirkişi raporu ile eki krokisinin bulunduğu yerden getirtilmesi; mahallinde keşif yapılmak suretiyle teknik bilirkişi aracılığıyla tescil ilamının dayanağının TMK. mad. 719 ve 3402 sayılı Yasa'nın 20. maddesi hükmü uyarınca kapsamının saptanması ve belirlenen durumun krokiye yansıtılması; kayıt kapsamının veya bir bölümünün kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığının anlaşılması halinde ilamda taraf olan Hazine'yi bağlayacağının düşünülmesi ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kendi malzemesiyle başkasının taşınmazına inşaat yapan bir kişinin bu inşaatını komşusunun taşınmazına taşırmış olabileceği, bu durumda TMK'nın725. maddesindeki koşullar gerçekleşmiş ise taşırdığı bölümün mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebileceği- Gerek paylı mülkiyette, gerekse elbirliği ortaklığında dava, davacı paydaşların ya da ortakların birleşmesi ile açılması gerekir bazı paydaşların ya da ortakların açtığı davaya diğer paydaşların muvafakatları sağlanırsa bu durumda da davanın yürütülmesi ve sonuçlandırılmasının mümkün olacağı-
8. HD. 24.09.2018 T. E: 12663, K: 16059-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ya da iptali davası "olağanüstü tasarruf" niteliğinde olduğundan, mahkemece, müşterek paydaşların tamamının birlikte dava açmasının zorunlu olduğu, sözleşmenin tarafı olan diğer arsa sahiplerinin davada zorunlu dava arkadaşı sıfatı bulunduğu dikkate alınarak, HMK'nın 59. ve 60. maddesi hükümleri de gözetilerek, davaya dahil edilmesi için davacı yana önel verilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra iddia ve savunma üzerinde durulup toplanan deliller çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekeceği-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaa da miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.