Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip talebinde 40.328,77 EURO yabancı para alacağının Türk parası karşılığı harca esas değer olarak gösterildiği ancak ödeme emrinde 40.328,77 EURO yabancı para alacağının Türk parası karşılığının gösterilmediği bu nedenle ödeme emrinin takip talebine uygun düzenlenmediği olayda; yabancı para alacağı üzerinden ödeme emri düzenlenemeyeceğinden bu husus kamu düzeni ve devletin hükümranlık haklarıyla ilgili olup, takibin her safhasında resen göz önünde tutularak ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin gerektiği ve bu husus kamu düzeni ve devletin hükümranlık haklarıyla ilgili olduğundan tarafların bu eksikliği daha önce öğrenmiş olmasının sonuca etkisinin bulunmadığı- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; alacaklı vekilinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 99 uncu maddesi uyarınca seçimlik hakkını dövizin tahsil tarihindeki Türk Lirası karşılığı olarak talep ettiği, icra harçlarının tahsili için takip talebinde dövizin Türk Lirası karşılığının gösterildiği, bu nedenle ödeme emrinde Türk Lirası karşılığının gösterilmemesinin kamu düzeniyle ilgisinin bulunmadığı, bu nedenle direnme kararının genişletilmiş gerekçeyle onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Alacaklının, taşınır rehnin satışını ödeme emrinin tebliğinden itibaren kanunda gösterilen süreler içinde istememesi halinde, takibin düşeceği (İİK. mad. 150/e), işlemden kaldırılan icra dosyasının İİK. 78 uyarınca yenilenebilecek olması sebebiyle, derdest olduğunun kabul edilemeyeceği-
Adi şirket mal, hak ve alacakları ortaklarca birlikte tasarruf edilebildiğinden ve İİK’nın 94. maddesinde hisse haczi, TBK’nın 638/2. maddesinde ise tasfiye payı haczi düzenlenmiş olup, takip konusu borcun ortaklığın borcu olması hâlinde, ortaklığa ait mal, hak ve alacaklar üzerine münferiden haciz konulabileceğine ilişkin bir düzenleme öngörülmediğinden, adi ortaklığın yaptığı iş nedeniyle, üçüncü kişi nezdindeki ya da başka bir takip dosyasındaki alacaklarına doğrudan müzekkere ile haciz konulamayacağı-
Islah yolu ile davanın mahiyetini tamamen değiştirilebileceğinden davacılar vekilinin ıslah talebinin kabulü gerektiği-
İflasın ertelenmesi davasında, 6183 s. K.'a göre yapılan ve yapılacak takipler de dahil olmak üzere (rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılanlar hariç) davacı aleyhine yapılan ve yapılacak hertürlü takip ile ihtiyati haciz tedbir hapis temlik muhafaza tedbri teslim ve tahliye uygulamalarının ve şirketin malvarlığını oluşturan taşınır ve taşınmaz mallar ile makinaların devrinin, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplerde muhafaza tedbiri uygulanması ve rehinli malın satışının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesi durumunda, icra müdürlüğünce takibin ilgili tedbir kararına istinaden durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Alacağın varlığını ve dayandığı temel ilişkinin senettekinden farklı olduğunu iddia eden alacaklının, artık kendi dayandığı ve senetten anlaşılmayan iddiasını ispat yüküyle karşı karşıya kalacağı-
Takibe konu çekte keşideci olarak “Ş.-K.Y. Adi Ortaklığı” ibaresi altında tek bir imzanın atılı olduğu, takip borçlusu K.Y.'nin süresi içerisinde icra mahkemesine verdiği dilekçede, bu imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, alacaklının ise bu hususu kabul edip imzanın adi ortaklardan Ş.Y.'a ait olduğunu beyan ettiği anlaşılmış olup, borçlunun temyiz dilekçesine ekli ..... 1. Noterliğince ........ tarih ve ..... yevmiye numaralı Adi Ortaklık Sözleşmesi'nin 6. maddesine göre, adi ortaklığı K.Y. ve Ş.Y.'ın müştereken imzaları ile temsil ve ilzama yetkili kılındığından, adi ortaklardan Ş.Y.'ın atmış olduğu imza ile K.Y.' nin sorumluluğunun söz konusu olamayacağı-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibinde borçlu olarak sadece dava dışı asıl borçlunun gösterildiği dikkate alındığında, ipotekli taşınmazlardan birinin maliki olan davacı kefilin menfi tespit davası açmakta hukukî yararının bulunup bulunmadığı- Ticarî krediyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davacının temerrüdünün oluştuğu, davaya konu krediden doğan banka alacağının davacı kefilden tahsili amacıyla yapılan icra takibinin hâlen derdest olduğu, eldeki davaya konu takip dosyasında; dava dışı asıl borçluya ve ipotek veren üçüncü kişi konumunda olan davacıya ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte icra emri gönderildiği, takip konusu alacağın aynî teminatını oluşturan ipotekle takyit edilmiş taşınmaz bulunmakta olup, davacıya ait taşınmazın da bu taşınmazlar arasında olduğu, davalı bankanın TMK.'nın 873/3. maddesine uygun talepte bulunduğu ve takip talepnamesinde davacı ile ipotek veren diğer üçüncü şahısları doğru olarak borçlu hanesinde değil, "rehin veren üçüncü şahıslar" hanesinde gösterdiği- İİK 149 ve 149/b maddeleri, "ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek veren üçüncü kişi ise takip talebinin borçlu kısmında asıl borçlu ile birlikte ipotek veren üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesini" düzenlemekte olup, bu hükümlere göre, asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında "şekli mecburi takip arkadaşlığı" olduğundan, ipotek veren davacının eldeki menfi tespit davasını açmakta hukukî yararı bulunduğu-
Tedbir kararından sonra başlatılan icra takibinin "iptaline" karar verilmesi gerektiği-
Tebligatın TK. mad. 21/2 'e göre yapılacağına ilişkin bir "şerh" bulunmadığından, mernis adresi ibaresinden yola çıkılarak TK. mad. 21/2 'ye göre tebligat yapılamayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.