Takibe konu çekte keşideci olarak “Ş.-K.Y. Adi Ortaklığı” ibaresi altında tek bir imzanın atılı olduğu, takip borçlusu K.Y.'nin süresi içerisinde icra mahkemesine verdiği dilekçede, bu imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, alacaklının ise bu hususu kabul edip imzanın adi ortaklardan Ş.Y.'a ait olduğunu beyan ettiği anlaşılmış olup, borçlunun temyiz dilekçesine ekli ..... 1. Noterliğince ........ tarih ve ..... yevmiye numaralı Adi Ortaklık Sözleşmesi'nin 6. maddesine göre, adi ortaklığı K.Y. ve Ş.Y.'ın müştereken imzaları ile temsil ve ilzama yetkili kılındığından, adi ortaklardan Ş.Y.'ın atmış olduğu imza ile K.Y.' nin sorumluluğunun söz konusu olamayacağı-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibinde borçlu olarak sadece dava dışı asıl borçlunun gösterildiği dikkate alındığında, ipotekli taşınmazlardan birinin maliki olan davacı kefilin menfi tespit davası açmakta hukukî yararının bulunup bulunmadığı- Ticarî krediyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davacının temerrüdünün oluştuğu, davaya konu krediden doğan banka alacağının davacı kefilden tahsili amacıyla yapılan icra takibinin hâlen derdest olduğu, eldeki davaya konu takip dosyasında; dava dışı asıl borçluya ve ipotek veren üçüncü kişi konumunda olan davacıya ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte icra emri gönderildiği, takip konusu alacağın aynî teminatını oluşturan ipotekle takyit edilmiş taşınmaz bulunmakta olup, davacıya ait taşınmazın da bu taşınmazlar arasında olduğu, davalı bankanın TMK.'nın 873/3. maddesine uygun talepte bulunduğu ve takip talepnamesinde davacı ile ipotek veren diğer üçüncü şahısları doğru olarak borçlu hanesinde değil, "rehin veren üçüncü şahıslar" hanesinde gösterdiği- İİK 149 ve 149/b maddeleri, "ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek veren üçüncü kişi ise takip talebinin borçlu kısmında asıl borçlu ile birlikte ipotek veren üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesini" düzenlemekte olup, bu hükümlere göre, asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında "şekli mecburi takip arkadaşlığı" olduğundan, ipotek veren davacının eldeki menfi tespit davasını açmakta hukukî yararı bulunduğu-
Tedbir kararından sonra başlatılan icra takibinin "iptaline" karar verilmesi gerektiği-
Tebligatın TK. mad. 21/2 'e göre yapılacağına ilişkin bir "şerh" bulunmadığından, mernis adresi ibaresinden yola çıkılarak TK. mad. 21/2 'ye göre tebligat yapılamayacağı-
Takip konusu senedin, taraflar arasındaki “sözleşme” gereğince düzenlenmiş bir “teminat senedi” olduğunun saptanması halinde, mahkemece “icra takibinin iptaline” karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu tarafından icra mahkemesine başvurularak hem borca ve imzaya itiraz edilmiş ve hem de ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüzlüğü ileri sürülmüşse, icra mahkemesince öncelikle “ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü”ne ilişkin şikayetin incelenerek, başvurunun süresinde olduğu saptandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekeceği-,
İbranamenin miktar hanesine "0" rakamının sonradan eklenip eklenmediği hususuna ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi, belgede tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte bulgu saptanamadığı, yazı ve rakamların aynı zamanda mı yoksa farklı zamanlarda mı yazıldıkları hususunda ise mürekkeplerde yazı yaş tayinine yarayan bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından tespite gidilemediğinin bildirildiği- Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporlarla uyuşmazlık konusunun irdelenerek sahtecilik iddiasının çözüme kavuşturulmuş olduğu konusunda duraksama bulunmadığı; hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığını kabul eden direnme kararının yerinde olduğu-
İlamlı icra takibinde faiz ve diğer alacakların fazla istendiği yönündeki başvuru İİK'nun 41. maddesi yollamasıyla İİK'nun 16/2. maddesinde yer alan bir hakkın yerine getirilmemesi nedeniyle ilama aykırı işlem yapıldığı iddiası olduğundan süresiz şikayete tabi olup, her zaman ileri sürülebileceği-
Alacaklının, takip konusu yaptığı «alacak aslı»na -icra memurunca hesaplanması gereken- «vekalet ücreti»ni de ayrıca hesaplayıp «asıl alacak» ile birlikte, borçludan isteyemeyeceği—
Krediyi kullandıran tarafça, noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adresine gönderilen hesap özetine, tazmin talebine veya ihtara tebliğ edildiği tarihten itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde, ihtardaki borç miktarının kesinleşeceği, ancak, böyle bir durumda, borçlunun, kesinleşen borç miktarına ilişkin ödeme belgesi sunmak suretiyle itfa itirazında bulunabileceği gibi; ihtarnamedeki borç miktarına, takip tarihine kadar işletilen faiz miktarı ve faiz oranına da itiraz edebileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.