İhtiyati haciz talebine dayanak kredi sözleşmesinde asıl borçlunun ticaret şirketi olduğu, kredi sözleşmesinin ticari niteliğinin bulunduğu, aleyhine ihtiyati haciz talep olunan borçluların ise bu kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatını haiz oldukları görüldüğünden, tüketici mahkemesinin görevli olduğundan söz edilemeyeceği-
Davacı, kendi sorumluluğunda olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı icra inkar tazminatının yarısının rücuan tahsili için açılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, davacı icra inkar tazminatının yarısını ödemeyi kabul edip, davalıyı ibra etmesi ve belgenin düzenlenmesi sırasında herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeyip, çekincesiz şeklide ödemelerde bulunduğundan, sonradan davalı hakkında icra takibi yaparak talepte bulunmasının hukuken dinlenmeyeceği-
İcra takibinde yetkiye ve borca itiraz edildiğinde itirazın iptali davası açılması hali yapılan itirazın yersizliğini amaçlar. Bu bakımdan mahkemece İİK.’ nun 50. maddesi gereğince öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenir. İcra dairesi yetkili ise işin esası incelenir. Takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılırsa, borcun esasına yönelik itiraz incelenmeden takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle dava reddedilir. Anılan yön gözetilmeksizin yazılı biçimde davanın reddine karar verilmiş olmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacı hakkındaki haczin ihtiyati haciz olmaması, kesin haciz olması ve davacının da haciz tutanağında açık borcu kabul beyanına göre, kesin haciz sırasında verilen beyanın borcun ikrarı olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Takibin iptali nedeniyle menfi tespit davası konusuz kalsa bile mahkemece dava tarihi itibariyle haklılık durumu üzerinde durularak vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin gerekeceği-
Üç adet takibe yönelik itirazın iptali istemi-
Talep tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 586/1. maddesi uyarınca müteselsil kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için borçluya çekilen ihtarın sonuçsuz kalması ve borçlunun ifada gecikmesinin gerektiği, somut olayda ise alacaklı banka tarafından, dava dışı asıl borçlu şirkete hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilmeden "müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan borçlular hakkında" ihtiyati haciz isteminde bulunulamayacağı-
Davacı bankanın davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı 11.04.2008 tarihli genel ticari kredi sözleşmesinden doğan alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemi-
Menfi tespit ve ipoteğin fekki” davası- İpotek resmî senedine göre "... bağımsız bölümün, ...’ın kullanacağı krediler için ... TL’ye kadar teminat olarak davalı banka lehine süresiz olarak ipotek verilmesi ve yine ipotek senedinin devamında , “…bu ipoteğin lehine ipotek verilen borçlunun alacaklı bankaya olan kredi borcunun yanı sıra, kaynağına bakılmaksızın sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme v.s.’den kaynaklanan asaleten veya kefaleten sorumlu olduğu tüm borçlarının da teminatını teşkil ettiği" ifadesinin yer alması- İpotek senedine göre, davacılara ait taşınmazın dava dışı kişinin üçüncü kişilerin kullanacağı kredilerden dolayı kefaleten sorumlu olduğu borçların da teminatı olup olmadığı-
İhtiyati haciz taleplerinde tam bir ispatın aranmasının gerekmediği, yaklaşık ispatın yeterli olduğu da dikkate alındığında, hesap kat ihtarında belirtilen ve ödenmediği ileri sürülen alacak tutarı için alacaklı bankanın ihtiyati haciz talebinde bulunmasında yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.