Hakimin, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorunda olduğu-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olup hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminata takdir edilmesi gerektiği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakasının az olup hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Hayat deneylerine göre olağan olan ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunması gerektiği - Kadının dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altında olduğu-
Davalı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı vakıasının, güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu; güven sarsıcı davranış vakıasından sonra evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam etmesi sebebiyle kadın tarafından affedildiğinin kabulü gerekeceğinden davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin tabii olduğu, ancak davalı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre dahi boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminatın çok olduğu-
Davacı kadının, kendisine ait ziynet eşyalarının davalı koca tarafından zorla elinden alındığı iddiasına karşı davalı kocanın ise, ziynet eşyalarını davacıdan zorla alıp bozdurmadığını, ziynet eşyalarının davacıda olduğunu savunduğu, mahkemece davacı vekiline müvekkili ile görüşüp davalıya yemin teklifinde bulunup bulunmayacaklarına ilişkin beyanda bulunması için 10 günlük süre verildiği, sonraki oturumlarda davacı vekili davalıya yemin teklifinde bulunmayacaklarını, yemin teklif etme hakkını kullanmayacaklarını ve mevcut delil durumuna göre karar verilmesini beyan etmiş olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği; hal böyle olunca; yerel mahkemenin davacı tarafın yemin delilinden vazgeçmiş olduğu, artık davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılmasına gerek bulunmadığı gerekçeleriyle Özel Daire bozmasına karşı direnmesinin yerinde olduğu-
Bizzat nişanlının taktığı bileziklerin yeni yapılacak bileziklerle aynı olması için iade edilmesi ve yaklaşık 11 ay süren nişanlılıkta davalıya takılmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı- Çekilen ihtarname ile temerrüt oluştuğundan bu tarihten itibaren faizin başlatılması gerektiği-
Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği-
Yasal mirasçı tarafından süresi içinde, usulünce terekenin resmi defterinin tutulması istendiği nazara alınarak Yasada ve Tüzükte belirlenen usul çerçevesinde terekenin aktif ve pasifinin belirlenerek, defterinin tutulması yönünde işlem yapılması gerektiği-
2. HD. 11.10.2021 T. E: 5329, K: 7077-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.