Müstakil faiz alacağı için icra takibi yapılamasa da alacağın ilama dayalı olması halinde faiz alacağına mahkeme ilamında hükmedildiğinden, bu alacaktan açıkça feragat edilmediği sürece hukuki varlığını koruyacağından, alacaklı, 'fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmasa' bile zamanaşımı süresinin dolmasına kadar ilamda yazılı eksik kalan faiz alacağını her zaman talep edebileceği-
Borç, ihtirazi kayıtla ödenmiş olduğundan, menkuller üzerindeki haciz kalkmış olsa dahi, dava ödenen bedel üzerinden devam edeceğinden, yargılamaya devam edilerek, deliller toplanıp işin esasına girilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, ortada istihkak iddiasına konu menkul haczi bulunmadığından bahisle, yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kira bedelinin tespiti davalarında kira bedelinin brüt olarak tespitine karar verileceği, hüküm fıkrasında kira bedelinin net veya brüt şeklinde belirtilmemesi halinde, brüt olarak tespit edildiğinin kabul edileceği- Kiralananın tahliye tarihinin taşınmazın anahtarlarının ilgili icra dairesine teslim tarihi olduğu-
Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının tazminatının hesabında hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücretin esas alınmasının zorunlu olduğu, öte yandan asgari ücret kamu düzenine yönelik olduğundan, hakimin bu hususu re'sen nazara almakla yükümlü olacağı-
Mahkemenin ara kararında “...icra dosyasında takip dosya hesabının çıkartılarak, çıkan toplam ve % 50' si tutarındaki nakit veya ulusal bir banka tarafından düzenlenmiş süresiz ve kesin teminat mektubunun mahkememize sunulması halinde tekne üzerindeki ihtiyati haczin kaldırılarak yargılamaya sonuçlanıncaya kadar teminat üzerinden devamına...” denildiği anlaşıldığından, tekne üzerindeki ihtiyati haczin, sunulacak teminat mektubu üzerinden devamına karar verilmiş olduğundan, ihtiyati haciz kararının kaldırıldığından bahsedilemeyeceği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, dosya hesabını şikayet olmayıp, dosya borcunun takibin kesinleşmesinden sonra tamamen ödendiğine ilişkin olduğundan ve bilirkişi raporunda da bakiye alacak bulunduğu tespit edildiğinden, şikayetin tümden reddi yerine kısmen kabul kısmen reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, o halde, İlk Derece Mahkemesi’nin, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, bu nedenle de istemin genel mahkemede çözümlenmesi gerektiğine dair gerekçesi yerinde olmayıp, Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nın 353/-b-2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin kısmen kabulü ile bakiye alacak tutarının belirlenmesi yönünde hüküm tesisinin hatalı olduğu-
İcra müdürünün de itirazın iptaline ilişkin ilamın hüküm fıkrası ile bağlı olup, mahkeme kararını yorumlayarak işlem tesis edemeyeceği, aksi durumun, ilama aykırılık nedeniyle İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tâbi olduğu-
Davalının ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 günlük süresi içinde asıl alacak bedelini ödemiş olduğunda uyuşmazlık bulunmadığına göre, artık davacının bu bedeli dava konusu yapmasında hukuki yararının bulunmadığı-
Kamulaştırma bedellerine ilişkin ilamların kesinleşme tarihine kadar 3095 Sayılı Kanun'un 1.maddesi, kesinleşme tarihinden sonra ise Anayasanın 46.maddesinde yazılı faiz oranı tatbik edilerek sonuca gidilmesi gerekeceği-
Bilirkişi raporunda, faiz ve Eruo kuru hesabının, ihtiyati haczin kesinleştiği tarihe göre değil, takip dosyasına yatan paraların dosyaya girdiği tarihe göre yapılmasının yerinde olduğu-  Şikayet konusu yapılan ve bilirkişi tarafından da esas alınan dosya hesap tarihinden önce olan ödemenin bilirkişi tarafından hesaplamada dikkate alınmadığı görüldüğünden, takip dosyasında yapılan tahsilatlar nazara alınarak denetime elverişli olacak şekilde ek bilirkişi raporu alınması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.