Muvazaa iddiasına dayalı olarak sıra cetveline itiraz istemine ilişkin davada, Davalı savunmasında, "bedeli paylaşıma konu taşınmazın sit alanı dışına çıkarıldığından bahisle borçlu adına tescilinin gündeme geldiğini, tescile ilişkin bu işlemlerin icra müdürlüğü tarafından verilen yetkiyle kendilerince takip edilerek tamamlandığını, taşınmazın bu şekilde borçlu adına tescil edildiğini, öte yandan Borçlunun mirasbırakanından intikal eden mirası alacaklılarının aleyhine olacak şekilde reddettiğini, kendileri tarafından mirasın reddinin iptali davası açıldığını" ileri sürmesi ve bu hususların dosya kapsamındaki belgelerle ispatlanmış olması ayrıca davalı borçlu tarafından davacı aleyhine ikame edilmiş kambiyo senetlerine karşı şikayet davası ile ihalenin feshi davaları bulunduğunun da sabit olması karşısında davalı alacağının muvazaalı olduğundan bahsetmek mümkün görünmediği-
Sıra cetvelinde davacı tarafından yapılan paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin öncelikle davacıya ödenmesi gerekirken, bu ödeme yapılmadan sıra cetveli düzenlendiği anlaşılmakla, bu masrafların sıra cetvelinden çıkartılarak davacıya ödenmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre, davacının ipoteğinin kayıtsız şartsız borç için verilmesi, sözleşmenin eki olan ödeme planında ödenecek miktarlar ve vadelerinin BK nun 101. maddesine göre açıklanması, ipoteğin doğmuş bir borç için tesis edilmesi nedeniyle ana para ipoteği olduğu, kredi sözleşmesi ile ipotek belgesinde faiz oranlarının yazılmasına rağmen tapu siciline zuhulen işlenmeyen faiz kaydının üçüncü kişilere karşı geçerli olduğu, kredinin ticari kredi olmaması nedeniyle faiz oranlarının sabit olduğu, davalı bankanın alacağına mahsuben ipotekli taşınmazı alması nedeniyle ihalenin kesinleşmesi tarihine kadar ipotek belgesinde belirlenen faiz oranı üzerinden faize hak kazandığı, iflas tarihi itibariyle hesaplanması gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile ... TL alacağın 4. sırada iflas masasına kayıt ve kabulüne, asıl davada fazlaya ilişkin istem ile birleşen davaların reddine karar verilmesi gerektiği-
Sıra cetvelinin düzeltilmesine karar vermek gerekirken, iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesi'nce, istinaf talebinin reddine dair verilen karar, HMK'nın 353/1-a-3 madde hükmüne göre kesin nitelikte olup, davacı vekilinin temyiz isteminin bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiği-
Her alacaklı mensup olduğu derece adına satış talebinde bulunabileceğinden (İİK. 107), ayni dereceye dahil alacaklılardan birinin satış istemesi halinde, haczin o derece için düşmeyip geçerliliğini devam ettireceği ve diğer alacaklıların ayrıca satış istemesine gerek kalmayacağı—
Alacaklının mirasın resmen tasfiyesi davasında itiraz alacağın varlığına yönelik olduğundan davanın tasfiye memuruna yöneltilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Sıra cetveline itiraz davalarında tahsil hükmü içeren eda hükmü kurulmadığından tayin olunacak vekalet ücretinin, maktu tarife üzerinde belirlenmesi gerekeceği, karar ve ilam harcının da maktu olarak belirlenip hükmedilmesi gerekeceği-
Muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olmasının, yani muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşımasının gerekeceği, takip işlemlerinin hızlandırılmasının, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.