Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan imza incelemesinde davaya konu vekaletnamede davacı imzasının davacının eli ürünü olmadığı mütalaa edildiği, alınan raporun taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, yeni bir imza incelemesi yapılmasının davaya katkısının olmayacağı, kaldı ki ceza yargılamasında da beraat kararına rağmen sonradan zamanaşımı nedeniyle düşürülen kamu davasında alınan bilirkişi raporunda da söz konusu vekaletnamedeki imzanın davacı eli ürünü olmadığının ayrıca belirlendiği, davaya konu vekaletname ile davalı banka lehine tesis edilen ipotek sebebiyle davalı bankanın da davada taraf olmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, yine davalı noter ve noter katibinin doğru kişinin vekaletnameyi imzalaması konusunda sorumluluğunun bulunduğu, ayrıca bu vekaletnamenin ipotek tesisinde banka işlemlerinde de kullanıldığından usul ve yasaya uygun kararın onanması gerektiği-
Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğu- Kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını,daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edemediği halde hataya düşülerek; ziynet eşyası alacağı isteminin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu- 
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305 inci maddesinin ikinci fıkrasının "Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez." hükmü gözetildiğinde hükmü değiştirecek şekilde tavzih kararı verilmesinin usul ve kanuna uygun olmayacağı anlaşıldığından tavzih talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir...
Maddi hataya dayanan bozma kararına uyulmasının usulü müktesep hak teşkil etmeyeceği- Borçluların takip dosyasından 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken bu takibi de kapsayacak şekilde davanın tümden (her iki takip yönünden) reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
22. HD. 22.10.2018 T. E: 14672, K: 22635-
8. HD. 22.06.2017 T. E: 2140, K: 9627-
Sigorta şirketinin dava konusu haksız fiil nedeniyle ödediği hasar miktarını halefiyet gereği haksız fiile kusuru oranında sebep olan davalı taraftan isteme hakkı olduğunun anlaşılmış olmasına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı-
Mahkemece, “taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği tarihin, borcun doğumundan önce olduğu” kabul edilerek, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş ise de, tapuda taşınmazın devir işlemi, borcun doğumundan sonra olduğundan ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapuya alıcı adına şerh verilmesi halinde, sözleşmeden doğan hak güçlendirilerek daha sonraki hak sahiplerine karşı ileri sürülebilecek duruma geleceğinden, mahkemece satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edildiği tarihin araştırılarak, bu tarihin borcun doğumundan önce olması halinde davanın reddine, sonra ise davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği–
Davacı tarafından iptali istenen karar kooperatif yönetim kurulu kararı olup, mahkemece maddi hata ile genel kurul kararı ibaresi yazıldığı, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de yapılan bu yanlışlığın yeniden yargılamayı gerektirmeyeceği, kararın hüküm kısmının 1. bendindeki "Genel kurul" ibaresinin çıkartılıp yerine "Yönetim kurulu" ibaresi yazılarak hükmün bu şekilde düzeltilerek onanmasına-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.