Mal beyanı dilekçesinde açıkça “borca, faize, takibe” itiraz ettiğini bildirmiş olan borçlunun bu açıklamasını İİK. nun 62. maddesinde belirtilen “itiraz” niteliğinde olduğu-
İİK'nun 66. maddesinde itirazla takibin duracağı hususunun, aynı yasanın 78. maddesinde de haciz isteme hakkının düzenlenmiş olduğu, haciz isteme hakkının ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir sene geçmekle düşeceği, haciz talebinin anılan sürede yapılmaması veya geri alındıktan sonra yenilenmezse dosyanın işlemden kaldırılacağı- İtirazla duran bir takipte,haciz isteme hakkı doğmadığından, icra müdürlüğünce takip dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verilemeyeceği-
Tefecilik iddiasının dar yetkili icra mahkemesince incelenmesinin mümkün olmadığı-
Davacı alacağının dayanağı olarak taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi göstermiştir. Ancak davalı “bu sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığını ve taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını” ileri sürmüştür. Bu durumda sözleşmede kararlaştırılan yetki kuralının, takip hukuku ve dava açısından ayrıca vade farkı talebinin geçerliliği yönünden öncelikle sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı ve davalıyı bağlayıcılığı üzerinde durulmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
“Takip dayanağı belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu”nun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, İİK.nun 169/a maddesi uyarınca borçlunun ibraz ettiği belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılmasının zorunlu olduğu, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin vade ve tanzim tarihleri ile miktarının belgede açıkça belirtilmiş olması gerektiği-
Dosyada hükme esas alınan raporlar arasında çelişki olup aralarındaki mübayenetin giderilmediğinden, her iki raporun da mahkeme talebi üzerine alındığı ve raporlardan birinin diğerine üstünlüğünün kabul edilemeyeceğinden, Bölge Adliye Mahkemesince; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve grafoloji alanında ehil bilirkişilerden oluşturulacak bir kuruldan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali istemi-
Borçlunun ödeme emri tebligatından haberdar olduğunu beyan ettiği tarihe göre tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetinin İİK mad. 16/1'de öngörülen yedi günlük süre içerisinde gerçekleştiği gözetilmek suretiyle işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden, takip dosyasına itiraz dilekçesinin yedi günlük sürede verilmediğinden bahisle şikayetin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu- Öncelikle tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayet incelenerek, tebligatın usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine ve takibin şekline göre her türlü borca itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu konudaki talebin reddine karar verilmesi gerektiği-
«Borca itiraz»ın kabul edilmemesi halinde, icra mahkemesince «itirazın reddine» karar verilmesi gerekeceği—
Davalı borçlu borca itiraz dilekçesinde; kira borcu bulunduğunu, Şubat ve Mart kirasını ödeme taraftarı olmasına rağmen alacaklının buna yanaşmadığını, alacaklının haksız yere aleyhinde icra takibi başlatarak mağduriyetine sebebiyet verdiğini açıklayarak itirazını bildirmiş ise de; bu itiraz borcun esasına dair bir itiraz olmadığından, mahkemece davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.