Uyuşmazlığın kira bedeli içinde KDV.nin de bulunduğunun tespit edilmesi noktasında toplandığı, davacı tarafın bu uyuşmazlığı tespit davası yoluyla değil, açılacak eda davasında ileri sürmesi gerektiği, tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekir" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de, davacının ek sözleşme yapmak istememesi sebebiyle muarazanın giderilmesini istemesi, ek sözleşme taraflar arasında imzalandığı takdirde davacının yasal olarak KDV ödemek zorunda kalacağı, böylece eda davası açmasının mümkün olamıyacağı, tespit isteminin muarazanın giderilmesi talebiyle bağlantılı olduğu, davacının, davalının çıkardığı muaraza nedeniyle, KDV alacağından borçlu olmadığının tesbiti amacıyla iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, mahkemece de sözleşme hükümleri gözetilerek, davacı tarafından ödenen kira bedeli içinde KDV.nin de bulunduğunun tespiti ile muarazanın giderilmesine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Takip talebinde bulunmayan borçlunun sonradan takibe eklenmek suretiyle taraf değişikliği yapılmasının mümkün olmadığı- İcra takibinde borçlu olarak gösterilen adi ortaklığın tüzel kişiliğinin ve taraf ehliyetinin bulunmaması sebebiyle itirazın iptali davasının görülebilmesinin koşulu olan geçerli bir icra takibinin varlığından söz edilemeyeceği, ayrıca itirazın iptali davasından sonra açılan menfi tespit davasında da hukuki yarar bulunmadığı-
Kendisi ile birlikte oturan aile efradından birisine tebligat yapılması halinde muhatabın adreste bulunmama nedeninin araştırılacağına dair yasada açıklık bulunmamasına göre şikayetin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Tamamen doldurulmamış bono tedavüle çıkarılırken anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile ispat olunmadığı sürece bono geçerliliğini korur. Dava konusu senet miktarı dikkate alındığında, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının HUMK.’ nun 290. maddesine göre yazılı belge ile ispatı gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
İİK'nun 72. maddesi uyarınca davacı lehine kesinleşen menfi tespit hükmünde, dava ödeme sebebiyle yasal olarak istirdada dönüştüğü için istirdada hükmedilmesi gerekeceği-
Ceza mahkemesinin verdiği beraat kararı hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte değilse de, davalı hakkında yağma suçundan açılan ceza davasında davalı beraat etmiş olup, dosyaya sunulan delillerden senedin yağma fiili ile alındığına dair somut ve inandırıcı delile de rastlanmamış olduğundan, davacı senet nedeniyle borçlu olmadığını kanıtlayamamış olduğu ve mahkemece buna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık, gayrimenkul telalığı iddiasından kaynaklandığından, dava konusu çekin iddiaya konu edilen bu ilişki nedeniyle verildiği, TBK’nun 520/III. maddesi gereğince gayrimenkul tellallığı akti yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmayacağından ve bu şekil geçerlilik şartı olduğundan geçersiz akde dayanarak tellallık ücreti istenemeyeceği ve geçersiz sözleşmelerde herkesin aldığını iade ile yükümlü olacağı-
Davacının davaya konu kredi kartının kefili konumunda olduğu, sözleşmenin incelenmesinden davacının sözleşmede sorumlu olacağı azami miktarın belirtilmemiş olduğunun anlaşıldığı, 818 sayılı B.K.'nın 484 ( 6098 sayılı T.B.K.'nın 583-1. md.) uyarınca kefalet limitinin belirtilmemesi sebebiyle kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan mahkemece davanın bu nedenle reddi gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirir ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı kanununun geçici 2. maddesi yollanmasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 5236 sayılı kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Borçlu şirket tarafından açılan menfi tespit ve kötü niyet tazminatı davasında, davanın kabulü ile davacı borçlunun borçlu olmadığının tespitine ve icraya konu çekin bedelsiz kaldığının tespitine karar verildiği, bu davanın takipten sonra açıldığı ve bahsi geçen kararın, icra mahkemesinde yargılama devam ederken verildiği ve verilen söz konusu kararın, icra mahkemesi kararı tarihi itibariyle dahi kesinleşmediği, icra mahkemesince karar verilmeden önce, menfi tespit davasında verilen kararın, alacaklı banka lehine bozulduğu görüldüğünden, icra mahkemesine başvuru tarihi itibariyle verilmiş ve kesinleşmiş bir menfi tespit kararı olmadığından ve icra mahkemesinde yargılama devam ederken, menfi tespit davası sonucunda verilen ve daha sonra bozulan bir kararın esas alınamayacağından, takibin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.