Mahkemece Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 74’üncü (Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26’ncı) maddesinde öngörülen taleple bağlılık kuralına aykırı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
«Sahtelik» ve «muvazaa» iddialarının birlikte (terditli olarak) aynı dava içinde ileri sürülebileceği–
Elektrik tüketim bedelinin tahsili için başlatılan icra takibinin borçlusu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, davalı-alacaklının giriştiği icra takibinde haksız olmasına rağmen kötü niyetli olduğu söylenemeyeceğinden kötü niyet tazminatından sorumlu tutulamayacağı-
Takibe konu senetlerin işçi işveren ilişkisi sebebiyle düzenlendiği hallerde uyuşmazlığın iş mahkemelerinde çözümlenmesi gerekeceği-
Kiracı tarafından açılan borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, tahliye tarihi taraflar arasında çekişmeli olduğundan mahkemece kiralananın tahliyesine ilişkin olarak davacının tüm delilleri toplandıktan sonra ve delil listesinde açıkça yemin deliline de dayandığı anlaşılmakla gerekirse yemin teklif etme hakkı davacıya hatırlatılmak suretiyle kiralananın tahliye edildiği tarih tespit edilerek tahliye tarihine kadar olan kira alacakları saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı-
Kısa karar ile gerekçeli karar hüküm fıkrası arasında çelişki bulunması ayrıca düzeltme şerhi adı altında hüküm fıkrasına yazılmayan bir şeyin sonradan eklenmesi de hukuken mümkün olmadığı-
Söz konusu çekte muhatap bankanın bulunduğu yer Eskişehir, keşide yeri ise Bursa olup, diğer çek borçluların yerleşim yeri ise Ankara olduğundan hakkında ihtiyati haciz kararı verilen muteriz şirketin, tarafı olmadığı bir faktoring sözleşmesindeki yetki kaydı ile bağlı olmasını gerektiren hukuki esaslar açıklanmadan yetki itirazının reddine karar verilemeyeceği-
Temlik eden banka ile davacı arasında kredi sözleşmesi bulunmasa bile, şayet davacıya ödeme yapılmış ise bu durumda kredi kullandırılmış sayılacağı- Davanın İİK.72. maddesine dayalı açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu- Davalı tarafından icra takibine konu edilen genel kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığının sabit olduğu; davalının sözleşmedeki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda bulunduğu- Bu nedenle davalının sözleşmede imzası bulunmadığı halde davacı hakkında icra takibine geçmesi kötüniyetli olup, mahkemece İİK.72/5. maddesi uyarınca davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemece davanın reddine karar verilerek, davalı tarafından dava dışı 3. kişiye ödenen bedelin 39.773,10 TL olduğu ancak davalının takibinde herhangi bir ayrım yapmaksızın 75.000 TL talep ettiği ve bu miktardan borçlu olmadığının tespitinin istendiği, talep edilen miktar içerisinde “Manevi tazminat” isteminin de olduğu davalı tarafından verilen dilekçe ile beyan edildiği halde, mahkeme tarafından manevi tazminata ilişkin hiçbir araştırma yapılmaksızın, bir başka deyişle manevi tazminat gerekip gerekmediği gerekiyor ise miktarının ne olacağı konuları üzerinde gerekli inceleme yapılması gerekirken talep edilen manevi tazminat yönünden de davanın reddine karar verilmesi şeklinde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Davanın bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu- Davaya konu bonoda davacı (A) lehtar konumunda olup, kendisinden sonra gelen cirantalara karşı bono bedelinden hukuken sorumlu olması nedeniyle, eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.