Bedeli kısmen ödenen bononun tamamına dayanarak bile bile icra takibine geçen davalının kötüniyetli olarak kabulüyle söz konusu ödenen bedel üzerinden İİK'nun 72/5 maddesi uyarınca borçlu yararına tazminata hükmolunması gerekeceği-
Davacı A.Ö.’ nün borçtan şahsen sorumlu olmadığı, ancak banka ile sözleşme yapan asıl borçlu dava dışı şirket lehine ipotek verdiği anlaşılmaktadır. TMK.’ nun 887. maddesi “asıl borçlu ile beraber borçtan kişisel olarak sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine bildirim yapılmadıkça ipotek borçluları yönünden borcun muaccel duruma gelmeyeceği” öngörülmüştür. Bu durumda davacı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla girişilen icra takibinde çıkarılan ödeme emrinin davacıya karşı geçerli olabilmesi için kendisine icra takibinden önce ödeme emrinin tebliği zorunlu bulunmaktadır. Somut olayda ipotek borçlusu davacıya muacceliyet ihbarı gönderilmediğinden, aleyhine icra takibine başlanamayacağı gözden kaçırılarak, yazılı gerekçe ile işin esası hakkında karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
İcra takibine konu alacak nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemi-
İcra mahkemelerince verilen hükümlerin –genel mahkemelerce aksine bir karar verilmedikçe- takip hukuku alanında uygulanabilecekleri–
Yetkililerinden birisinin imzası ile düzenlenen bononun davacı kooperatifi bağlamayacağı ve senet metninden kaynaklanan ve senedin geçerliliğine etkili bulunan hususların her hamile karşı ileri sürülebileceği–
HUMK’ nun 290 (HMK’nun 201) maddesi uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelikte bulunan hukuki işlemler tanıkla ispat olunamaz. Başka bir anlatımla, senede karşı ileri sürülen iddiaların yazılı delille kanıtlanması gerekmektedir. Davalı taraf tanık dinlenmesine muvafakat etmediğine göre, somut olayda tanık dinlenmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Menfi tespit ilamlarının kesinleşmeden takibe konulmasının mümkün olmadığı-
Kooperatife para ödeyen herkesin ortak olması gerekmediği- Kooperatif hizmetlerinden yararlanan kişinin ortak olmadan da hizmetlere karşılık bedel ödemesi gerektiği- Davacının dava dilekçesinde dava konusu para ve senedin borcun yapılandırılmasına karşılık verildiğinin iddia edildiği ve bu hususun davalının kabulünde olduğu dikkate alınmaksızın, sadece kooperatif defter ve kayıtlara göre davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı yanca icra takibine konu edilen 6.000 TL alacaktan dolayı borçlu olunmadığının tespitine-
506 s. K. mad. 80/12 uyarınca, sigorta primlerini haklı bir neden olmaksızın yasal süresi içinde ödemeyen özel hukuk tüzel kişilerinin üst düzey yönetici ve yetkililerin Kurum'a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları- 6183 s. K. mad. 58/1 uyarınca, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabileceği- 6183 s. Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacağı- Mahkemece, işverenin sigorta primlerini borcun ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödeyebileceği belirtildiğinden, zamanaşımına ilişkin kanun ve kanunun uygulanması gereken dönem gözönünde bulundurularak, davacıların sorumluluk dönemleri belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi ve davalı Kurum lehine  1136 s. Av. K. mad. 168 gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.