Tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, İİK. mad. 283/II'ye göre iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değer nisbetinde üçüncü şahsın nakten tazmine mahkum edileceği- Dava konusu araç davalı tarafından dava dışı dördüncü kişiye satıldığından ve dava bedele dönüştürüldüğünden, davalı yönünden aracı elden çıkardığı tarihteki bedeli konusunda bilirkişiden alınacak rapor doğrultusunda takip konusu olacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak nakten tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği-
İflâs davasının, İİK. mad. 158 uyarınca basit yargılama usulüne tabi olup, İİK. mad. 164 gereğince 10 gün içinde kanun yollarına müracaat edilmesi gerektiği, menfi tespit davasının ise genel hükümlere tabi olup kanun yollarına başvuru süresinin 15 gün olduğu, her iki davanın yargılama usulleri ve kanun yollarına başvuru süreleri birbirinden farklı olduğundan, davaların ayrı ayrı görülmesi, ve daha önce açılan menfi tespit davasının sonucu beklenerek iflâs davasının karara bağlanması gerekeceği-
Davalı Kurum kayıtlarında gözükmeyen ancak dava dışı işyerinden bildirildiği iddia edilen 60 günlük hizmetin yaşlılık aylığı bağlanmasına esas alınması istemiyle açılan eldeki davanın hizmet tespiti niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 124 üncü maddesi gereğince çalışmaların geçtiği iddia olunan işverene husumet yöneltilerek göstereceği deliller de toplanmak suretiyle çalışmanın varlığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı-
Sanık hakkında müştekinin yaşlılığından ve yalnızlığından istifade ederek aldığı vekaletnameler ile paralarını kullanma eyleminin basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı, müştekiye bir takım yalanlar ile senet imzalattığı, bu senedi de imzaya koyarak haciz işlemi yaptığı yaptığı gerekçesi ile dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına karar verildiği- Davalı alacaklı hakkında takibe konu bono nedeni ile dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmiş bulunmasına göre HMK'nın 209.maddesi gereğince tedbir talebinin teminatsız olarak kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı hakkında sahte resmi evrak tanzimi suçlaması ile yapılan yargılamada düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporunda; suça konu senet üzerindeki imzanın M'nin eli ürünü olduğunun ve yazıların sanık ve müştekiye ait olmadığının anlaşılmış olmasına göre sanık davalı hakkında beraat kararı verildiği - Maddi bir vakıanın varlığına yani imzanın davacıya ait olduğuna ilişkin kesinleşmiş kabule göre imzanın aidiyeti hususunun hukuk mahkemesince yeniden tartışılmasının olanaksız olduğu - Davaya konu bononun kambiyo senedi vasfını taşıyıp kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiği gibi nakden de düzenlenmiş olduğu, bu konularda bir ihtilaf bulunmadığı, kambiyo senetlerinin vasıflarının mücerretlik ilkesi gereğince tanzim edenleri bağlayıcı bulunduğu, davalı tarafça kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep edilmiş ise de mahkemece ihtiyati tedbir talebi üzerine ara kararla icra hukuk mahkemesi tarafından takip geçici olarak durdurulduğundan davacı vekili tedbir talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olmakla takip durmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece Bolu 1.İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/175 2008/139 E.K.sayılı dava dosyasındaki Adli Tıp Kurumu Raporunu esas alarak ve bedelsizlik iddiası bakımından da davalılara teklif edilen yemin eda edilmesi suretiyle hüküm tesis edilmiş ise de, davacı yanın imzaya yönelik talepleri bakımından yeni bir inceleme yaptırılıp varılacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dar yetkili İcra Hukuk Mahkemesinde alınan rapora itibar edilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülemeyeceği-
Ticari satışlarda, ayıp nedeniyle «akdin feshi» ve «semen olarak verilen senetlerden dolayı borçlu olunmadığının tesbiti»ne ilişkin davanın altı ay içinde açılabileceği (TTK. mad. 25)–
İnkâr tazminatının tahsili için kararın kesinleşmesinin gerekmediği–
Temlik alacaklısı, menfi tespit davasına dahil edilmeden alacağın temliki yokmuş gibi davanın görülerek sonuçlandırıldığı anlaşıldığından, buna ilişkin hükmün temlik alacaklısının icra takibini durdurucu bir etkisinin bulunmadığı ve temlik alacaklısının haciz talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğü işlemi hukuka aykırı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.