Şuf’a hakkının önlenmesi amacıyla satış sözleşmesinin muvazaalı olarak bağış biçiminde gösterilmiş olduğunun öne sürülmesi durumunda hak düşürücü sürenin, bağış işleminin öğrenilmesinden değil, bağışın gerçekte satış olduğunun öğrenilmesinden itibaren işlemeye başlayacağı-
Hacizli taşınır malları daha önce icra dairesince yapılan ihalede satın alarak borçlu ile yaşayan kızına vs. verdiğini ileri süren üçüncü kişinin açtığı davanın -teslimle taşınırların mülkiyeti kızına geçmiş olduğundan- «sıfat» (aktif dava ehliyeti) yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerekeceği–
Davacı tanıkları beyanlarında, dava konusu ziynetlerin davacı tarafından saklanması için kayınvalidesine verildiğini, sonradan da ev alımı için bozdurulduğunu ifade etmişlerse de, hem bu tanıklar davacının babası ve kardeşi olup, yakın akrabalık ilişkileri nedeni ile, beyanlarının taraflı olabileceği, hem de olaya ilişkin bilgilerinin duyuma dayalı olması nedeni ile hükme esas alınmasının hatalı olduğu-
Davalı tarafın akdi ilişkiyi kabul ederek, edimini eksiksiz yerine getirdiğini beyan ettiği, her ne kadar davacı, banka havaleleri ile ödenen 75.000 TL’nin muvazaalı işlem olduğunu, kendilerinin hesaba gelen tutarı davacı şirket ortağı N. S.'ye geri ödediklerini bu nedenle çekler tutarında alacaklı olduklarını belirtmekte ise de kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağı, davacının davalının hesabına 75.000 TL ödediğinde uyuşmazlık olmadığı, bu ödemenin dava dışı 3. kişi hesabına gönderilmesinin muvazaa iddiasını kanıtlayıcı nitelikte olmadığı-
Fazla çalışma iddiasının takdiri delil ile kanıtlanması durumunda indirim yapılması gerekeceği- Somut olayda tanık beyanlarına göre belirlenen fazla çalışma ücretinden karineye dayalı olarak yapılan 1/4 oranındaki indirimin yeterli olmadığı, hesap döneminin uzunluğu, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ve yıllık izin günlerinin dışlanmamış olması dikkate alındığında, (emsal Hukuk Genel Kurulu kararları doğrultusunda) fazla çalışma ücretinden 1/3'ünden az olmamak üzere karineye dayalı indirim yapılması gerektiği-
Haksız şikayete dayalı manevi tazminat istemi-
Tarafların iddialarının, hükme esas alınan bilirkişi raporunda soyut kaldığından mahkemece yeni bilirkişilerden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan eldeki davada, davanın açıldığı tarih itibari ile davacının dava açmakta haklı olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre yargılama giderlerinin hangi taraftan alınması gerektiği noktasında toplanmaktadır..
Borçlar Kanunu'nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat istemi-
Mahkemece yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları HMK. mad. 243, 244 gereğince, keşif yerine davetiyeyle çağrılarak, ve HMK. mad. 259, 290/2 uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar  keşif yerinde dinlenerek dava konusu taşınmazların ilk malikinin kim olduğu, zilyetliğin kim tarafından, hangi tarihler arasında ve ne şekilde sürdürüldüğü,ne şekilde intikal ettiği ve ne şekilde tasarruf edildiği yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde, HMK. mad. 261 gereğince, giderilmesine çalışılması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.