6098 sayılı TBK'nun 53. maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemi-
Dava konusu taşınmazın davalı şirketin işyeri olduğu, bu hali ile yapılan işlemin işyeri devri niteliğinde olup İİK’nun 280.maddesindeki gerekli ilan ve bildirimlerin yapıldığı iddia ve ispat edilmediği gibi satışın ertesi günü borçluya kiraya verilmesi dairemiz ve giderek Yargıtay kararlarıyla süreklilik kazanmış görüşüne göre yaşam deneyimlerine uygun olmadığı, böyle bir işlem içerisinde olan davalı üçüncü kişinin diğer 2 taşınmaz ile ilgili olarak da borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve bilmesi gereken şahıslardan olduğunun anlaşılmış bulunmasına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Görevli ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olduğu, taraf ileri sürmese dahi hakim tarafından yargılamanın her aşamasında re'sen gözetileceği- Ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin davalıdan tahsili talebiyle açılan davada, davanın aile mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması gerekirken, bu husus düşünülmeden asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Ziynet eşyanın erkeğin zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan olmadığından, bunun aksini iddia eden kadın eşin iddiasını ispatla mükellef olduğu- Erkek eşin ise himayesine girdiğini kabul ettiği ziynetleri iade etmemek üzere aldığını ispatlaması gerektiği- Davacı kadının varlığı kanıtlanan ziynetlerin evlilik birliği içinde kendisinden alındığına ve tekrar iade edilmediğine ilişkin tanık deliline dayandığı, bu tanıkların "düğünde takılan ziynet eşyalarının satılarak davalının babası adına ev alındığını" belirttiği ve davalının babasının da bu beyanları doğrular şekilde beyanda bulunduğu gözetildiğinde, davacının düğünde takılan ziynetlerin varlığını ve kendinde olmadığını şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlamış olduğu-
Vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa (davalılara) değil, vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) ait olduğundan somut olayda, havaleci durumundaki davacı, değinilen yasal karine karşısında, davalılara yaptığı dava konusu havalelerin, bir borcun ödenmesinden başka bir amaca yönelik bulunduğunu kanıtlama yükümü altındadır; yani havale kavramından hareketle yapılacak değerlendirmeye göre de, somut olayda kanıtlama yükümlülüğünün davacıya ait olacağı-
Normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekip; davacının, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını,ispat yükü altında altında olduğu-
6100 sayılı HMK'nunda "dahili davalı" adı altında bir müessese öngörülmemiş olup, dava açıldıktan sonra ek dilekçe ile davada taraf olmayan 3. kişilerin davaya dahili mümkün olmadığından davada taraf olmayan şahıs hakkında mahkemece aleyhe hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Çeklerdeki tarihinin tahrif edilerek dönüştürülmesi halinde, çeklerin tahriften önceki tarihlerde keşide edildiğinin ve ibraz sürelerinin buna göre değerlendirilmesi gerektiği- İbraz süresi geçen çeklere dayalı olarak hamil kambiyo yolu ile takip haklarını yitirmiş olsa da, TTK.  mad. 732 uyarınca, keşideciye müracaat hakkının bulunduğu- Davalı bankaya karşı çeklerin keşidecisi davacının sebepsiz zenginleşmediğini ispat ile yükümlü olduğu-
Takip dosyasının 04.10.2013 tarihinde infazen işlemden kaldırılmış olduğu; bu durumun mahkemenin de kabulünde olduğu; öyle ise icra dosyası infaz edildiğinden hacze konu 272.017,20 TL yönünden de davanın konusuz kaldığı; bu sebeple, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden de 6100 sayılı HMK'nun 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdir edilmesi gerekeceği-
Davalılar, dava konusu bağımsız bölümlerin bedeli karşılığında davacıdan alındığını, satış bedelinin davacıya elden ödendiğini savunmuş iseler de; anılan bedelin davacıya ödendiğinin senetle ispat edilemediği, davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, öte yandan davalı tanıklarının anılan bağımsız bölümleri davacının ilk eşinden olma davalı oğlunun satın aldığını ifade ettikleri, ancak davalının bedelini ödediği taşınmazları kendi adına tescil ettirmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı hakkında yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında dört adet bağımsız bölümü tek seferde satın alma gücünün bulunmadığının tespit edildiği ve davalı tanığının alınan beyanında davalının davacının ilk eşinden olma oğlunun bacanağı olduğunu ifade ettiği, ayrıca davalının dava dışı bağımsız bölümü davalınn yetkilisi olduğu şirkete devrettiği, dava dışı bağımsız bölümler ile ilgili davaların da devam ettiği bir bütün halinde gözetildiğinde, davacı tarafından verilen vekaletnamenin kötüye kullanıldığı ve davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri sonucuna varıldığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.