Davacı tarafından Belediyeden kiralanarak işletilen kafeteryaya ilişkin abonelik sözleşmesinden doğan fatura borcuna yönelik her iki tarafın da ticari işletmesine ilişkin davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu- Mahkemece; davanın "ticari dava" olarak kabulü ile öncelikle yargı yerinde ayrı asliye ticaret mahkemesi varsa görevsizlik nedeniyle HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, ayrı asliye ticaret mahkemesi yoksa, davaya asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması ve HMK. mad. 297/1-a uyarınca da, kararın asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla verildiğinin hükümde gösterilmesi gerektiği-
Davacılara ait yapıların bulunduğu dava konusu taşınmazın ilgili kısımlarına ilişkin temliken tescil şartlarının değerlendirilmesi yönünden kadastro fen elemanı, inşaat ve ziraat mühendisleri eşliğinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişi raporları alındığı, ziraat ve inşaat mühendisi bilirkişilerin hazırladığı ek raporlarda davacılar tarafından yapılan binaların değerinin arazi değerinden fazla olmadığı belirtilmiş olduğundan TMK. m. 724'e dayalı temliken tescil şartlarının tamamının oluştuğunun kabul edilemeyeceği- Davalıların davacıların pay satın aldıkları taşınmazdaki 40 yıllık zilyetliklerine karşı çıkmamalarının haricen yapılan satışa ahde vefa göstermeleri anlamına geldiği, bu durumda hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki satışın resmî şekilde yapılmadığı yönündeki davalıların savunmasına değer verilmesinin doğru olmadığı, davacıların taleplerinin mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukuki sebep oluşturduğu kabul edilerek harici satışa değer verilmek suretiyle davacıların tapu iptali ve tescil talebi hakkında olumlu bir karar verilmesi gerektiği görüşünün HGK. çoğunluğunca benimsenmediği-
Evli bir kadının, adına kayıtlı telefonu, kocası ile birlikte oturduğu konutta bulundurmasının, hayatın olağan akışına uygun olduğu–
Davacı kamu kurumunun uğradığı zararın tazminine ilişkin davada davalının, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını iddia ettiği, mahkemenin, olay gününden itibaren bir yıllık süre içinde dava açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği, bir yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı on yılla sınırlı olarak, davacı kurumun dava açmaya yetkili makamının zararı ve failini öğrendiği tarihten başlayacağı, mahkemece bu yön göz önüne alınmadan, yazılı gerekçe ile karar verilmesinin isabetsiz olacağı-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemi-
4721 sayılı Medeni Kanunun 3. maddesi hükmünce durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyi niyet iddiasında bulunamayacağı, 1479 sayılı Kanunun 79. maddesi gereğince isteğe bağlı sigortalılık, sigortalılık tescil talebinin Kuruma intikal ettiği tarih itibariyle başlatılmakta olup, sahte kayda dayalı olarak yapılan zorunlu sigortalılık prim ödemelerinin, bu kaydın iptali karşısında geçmişe yönelik isteğe bağlı sigortalılık olanağı sağlamayacağı-
İlk sözleşmeden sonra taraflar bir araya gelerek yeniden bir kira sözleşmesi yapmışlar ise on yıllık sürenin bu sözleşmenin bitim tarihinden sonra hesaplanması gerekeceği, belirtilen sözleşmelere göre, TBK’nın 347. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinde öngörülen hükmün uygulanabilmesi için 01.12.2005 tarihli kira sözleşmesinin bitim tarihi olan 01.12.2006 tarihinden itibaren sözleşmenin kendiliğinden yıldan yıla yenilenerek uzaması, bu şekildeki yenilemenin on yıllık uzama süresine ulaşması gerekeceği, en son düzenlenen 01.12.2005 tarihli kira sözleşmesine göre on yıllık uzama süresinin dolmadığı, bu durumda kiraya veren yönünden TBK’nın 347. maddesinde belirtilen bildirim yoluyla kira sözleşmesinin sona ermesi şartlarının oluşmadığı-
22. HD. 04.10.2018 T. E: 2017/30349, K: 21096-
Dava dayanağı takip dosyasında 20.02.2020 tarihinde yapılan hacizde adresin borçluya ait olup olmadığı anlaşılamadığından haciz yapılamamış olmasına, İİK'nun 105.maddesinde belirtildiği şekilde davalı borçlu M. C.' nin tespit edilen adreslerinde yapılmış bir haciz bulunmamasına, İİK'nun 143.maddesinde belirtilen aciz belgesinin de sunulmamış olmasına göre "davanın kabülüne" ilişkin kararın usul ve kanuna uygun olduğu-
El ve işbirliği içinde hareket eden bir kısım davalılarca taşınmazların teminat mukabili temliki karşısında yurt dışından getirilecek ziynet eşyalarının satılarak birlikte kar elde edecekleri telkiniyle davacıları tapu idaresine götürmek suretiyle hileye düşürdükleri, çekişme konusu taşınmazların A.'e bedelsiz temlikinin sağlandığı, davacıların satış iradesinin bulunmadığı, hilenin öğrenilme tarihinden itibaren davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, son kayıt maliki Ö.'in ise satış bedelini ödeme şekli ve diğer davalılar ile olan ilişkisi dikkate alındığında Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi anlamında iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabul edilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.