Dava, bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir...
Alacaklı bankanın, alacağına karşılık borçlu ve kefilinin borçları ile ilgili olarak onlara ait taşınmazları cebri icra yolu ile aldığı takdirde KDV'den muaf olduğu-
4. HD. 21.06.2023 T. E: 2022/2190, K: 8283
Korunmaya ihtiyacı olan çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbirler, çocuğun menfaatleri bakımından kendisinin bulunduğu yerdeki hakim tarafından da alınması gerekeceği-
4. HD. 07.06.2023 T. E: 2022/2839, K: 7585
Somut olayda mahkemece yargılama aşamasında aldırılan makine mühendisi bilirkişi raporunda dosya üzerinden yapılan inceleme tarihi itibariyle araçta herhangi bir arızanın mevcut olmadığının tespit edildiği ve mahkemece de malın ayıpsız misli ile değişimine ilişkin talebinin hakkaniyete aykırı olduğu kabul edilerek dava reddedilmişse de; dava konusu aracın, henüz 2 yıllık garanti süresi dolmadan araçta ilk kez 09.12.2020 tarihinde aracın akü ve mekanizmasında ortaya çıkan arızanın 25.02.2021 tarihinde giderildiği, buna göre dava konusu otomobilin azami tamir süresi içerisinde aracın ücretsiz tamirinin yerine getirilemediği, aracın tamir edilip davacı tüketiciye tesliminden sonra aynı arıza nedeniyle tamir edilmesi için yetkili servise başvurulduğu, bu bağlamda garanti süresi içerisinde birden fazla kez arıza aynı arızanın tekrarlandığı, arızaların üretim kaynaklı gizli ayıp niteliğinde olduğu, arıza sayısı dikkate alındığında süreklilik arz ettiği ve kendinden beklenen faydayı sağlamayacağı, bu bağlamda ilgilli kanun maddesinde yer alan seçimlik haklarını kullanabileceği açık olmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddedilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasında, davanın kabulüne dair verilmiş bulunan 18.12.1990 tarihli gerekçeli kararın, hukuki mahiyeti itibariyle davaya son veren, hakimin işten elini çekmesini gerektiren nihai bir karar olduğu, o halde; bu karar usulen temyiz merciince bozulmadan, mahkemece ortadan kaldırılarak başka bir karar verilemeyeceğine göre; temyiz süresi içerisinde o davanın davacısı tarafından feragat dilekçesi verilmesi üzerine, boşanmaya ilişkin ilk kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine dair verilen 01.05.1991 tarihli ek kararın yok hükmünde olacağı, böyle bir kararın kesinleşmesinden de söz edilemeyeceği-
2. HD. 28.11.2024 T. E: 1913, K: 9221
İİK'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarının, tasarruf konusu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki bir dava türü olup, ihtiyati haczin İİK'nın 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş olduğu- Bu gibi davalarda, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın tam olarak kanıtlanması gerekmediği, ileri sürülüş biçimine ve delil durumuna göre, yaklaşık ispat durumunda ihtiyati haciz kararı verilebileceği konusunda duraksamamak gerektiği, somut olayda dosya içeriğine göre ihtiyati hacze hükmedilmesine ilişkin koşulların gerçekleştiğinin anlaşıldığı, kaldı ki değişen durum ve koşullara göre ilk derece mahkemesi tarafından bu hususta her zaman yeni bir değerlendirme ve karar verilmesinin de mümkün olup, açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin ara kararının HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca kaldırılarak tasarrufun iptaline konu taşınmazlara alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesinin isabetli olacağı-
Şikayetçi vekilinin, bedeli paylaşıma konu taşınmazın üzerindeki ipoteğin kapsamına şikayetçinin kredi riskinden kaynaklanan diğer alacaklarının da dahil olduğu, bu nedenle satış bedelinin tamamının müvekkili bankaya ödenmesi gerektiği iddiasına dayalı olarak sıra cetvelinin iptaline yönelik istemi, alacağın hesaplanmasına ve kapsamına, diğer anlatımla takip hukuku kurallarının yanlış uygulamasına yönelik olup; şikayetçi vekilinin müvekkili bankanın veya şikayet olunanın alacağının hiç ya da gösterilen miktarda bulunmadığına yönelik olmadığından itirazın, alacağın doğumuna ve esasına yönelik olmadığı, bu durumda mahkemece, icra mahkemesinin görevli olduğu- Mahkemece, karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 114/1-c maddesi hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, şikayetin anılan 115/2. madde hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yürürlükte bulunmayan 1086 sayılı HUMK'nın dava şartı öngörmeyen göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede, "bu itirazı inceleme yetkisi ve görevi ........ Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğundan mahkememizin görevsizliğine'' ve hüküm fıkrasında "mahkememizin görevsizliğine" ifadesine yer verilmesinin doğru olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.