İtirazın iptali davası-
Dava konusu alacak likit olup, davacı yararına İİK’ nun 67/2 maddesi uyarınca tazminata hükmedilmek gerekirken, bu konudaki talebin reddi doğru görülmemiştir. Diğer yandan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararı uyarınca hükmedilecek vekâlet ücreti asıl alacağı geçemeyeceği dikkate alınarak, red edilen kısım göz önüne alınarak vekâlet ücretine hükmetmek gerekeceği-
İtirazın iptali davası-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 165/1. maddesinde “Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararma kadar yargılama bekletilebilir.” şeklinde düzenleme olduğu; somut olayda davalının takas def'ine konu ettiği alacakların işçiye ödenme şekil ve türlerine göre farklı olduğu ve bu konuda ayrı bir davada bunların davacıdan tahsili yoluna gittiği görüldüğü; mükerrer bir ödemeye sebep olmaması, işçiye yapılan ödemelerin davalı tarafından ayrı bir davaya konu edilmesi karşısında davalının süresine ileri sürdüğü takas definin değerlendirilebilmesi için ayrı mahkemede açılan bu davanın bekletici mesele yapılmasının hukuka uygun olacağı-
Satış isteme sürelerinin başlaması için ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi gerektiği- İtirazın iptaline karar verilmesiyle icra takibinden önce alınan ihtiyati haciz kesin hacze dönüşeceği- Mahkemece kesin haciz tarihinden itibaren alacaklı bankanın haczinin düşüp düşmediğinin İİK.' nun 106 ve 110 maddeleri uyarınca saptanarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kural olarak hasılat kirasında sözleşmeyle kararlaştırılan rödevans bedelinin ödendiğini ispat yükünün rödevanscıya düşeceği-
Davacı avukatın, şufa davası nedeniyle tamamlanan harç da gözetilerek dava değeri üzerinden taleple bağlı kalınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenecek ücrete hak kazandığının kabul edilmesi gerektiği- Şufa davasının dava değeri belirlenerek gerekli görülürse konusunda uzman bir bilirkişiden bilirkişi raporu da alınarak bir karar verilmesi gerektiği-
Kural olarak abone sözleşmelerinde kullanılan doğalgaz tüketiminden abone ile birlikte fiili kullanıcının da sorumlu olduğu- Uyuşmazlıkta davacı şirket ile davalı arasında abone sözleşmesi olmadığının mahkemece tespit edilmiş olmakla davalının sözleşmeden kaynaklanan sorumluluğu olmadığı ve bu noktada davalının fiili kullanıcı olup olmadığının tespiti önem arz ettiği- Mahkemece yapılacak işin adına abonelik sözleşmesi olmasa da fiili kullanıcının kaçak/usulsüz kullanılan doğalgaz bedelinden sorumlu olacağı gözetilerek, öncelikle takibe konu borç döneminde davalının fiili kullanıcı olup olmadığının tespiti, fiili kullanıcı ise konusunda uzman bir bilirkişiden sorumlu olacağı borç miktarının tespiti ile varılacak sonuç dahilinde bir karar vermek olması gerektiği-
Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin bir ihtar ile ya da aleyhine bir takip ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerektiği-
Mahkemece “yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde malların teslimi konusunda davacının davalı tarafa yemin teklif ettiği, yemin davetiyesinin tebliğine rağmen davalının duruşmaya gelmeyerek yeminden kaçındığı bu durumda davacının faturaya konu malları davalıya teslim ettiğini ispatladığı” gerekçesi ile “davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %40 oranındaki inkâr tazminatının davalıdan tahsiline” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.