Davalının temerrüdü gerçekleştiğinden, davacının asıl alacağı yanında gecikme faizinin hesaplanması için mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 88. ve 120. maddesi de gözetilerek, faiz oranının tartışılması hususunu da içerir denetime elverişli bir bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekeceği-
«Davalı (borçlu) tarafından yapılan ödemenin başka bir borca ilişkin olduğunu» ileri süren davacının (alacaklının) bu iddiasını ispatla yükümlü olduğu–
Ödeme emrine karşı süresi içerisinde borca itiraz ettiğinden ve vekile ait vekaletname takip dosyası içinde bulunduğundan, itirazın iptali davasında, ekinde dava dilekçesi bulunan ve üzerinde duruşma gününün yazılı olduğu tebligatın vekile yapılması gerekirken asile yapılmasının hatalı olduğu-
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde kanunda tanımlanan taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerektiği- 4077 sayılı yasanın 23. maddesinin, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketci mahkemelerinde bakılacağını öngördüğü- SKonaklama hizmetinin verilmesine ilişkin dava konusu sözleşmenin tarafı olan davalı kulübün tüketici olmadığı anlaşıldığından, davaya bakmakla Tüketici Mahkemesi değil, Genel Mahkemelerin görevli olduğu- Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği- Görevle ilgili konularda kazanılmış hakkın söz konusu olamayacağı- 
Aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada; davalı tarafça süresinde zamanaşımı def'inde bulunulduğuna göre, mahkemece alacağın bir kısmının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında düzenlenen mutabakatnamede alacak belirlenmişse, bu belgenin imzalandığı tarih itibariyle, alacağın likit hale geleceği-
İcra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yöneliktir. Bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak “likit” olduğundan, hükmedilen miktarın %40 (şimdi; %20) oranında icra inkâr tazminatına hükmetmek gerekeceği-
Davacı banka, takibinde kötü niyetli sayılamayacağından, inkâr tazminatına hükmetmenin yerinde olmayacağı-
Dava, araç kiralama sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, “davalının borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, davalının ikametgâhının İzmir olması nedeni ile İzmir dışında açılmış icra takibi ve davanın reddi” doğrultusundaki kararının yerinde olduğu-
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Takibe konu edilen alacağın likit nitelikte olduğu gözetilmeden, mahkemece, icra inkar tazminatının yanılgılı gerekçelerle reddinin bozmayı gerektireceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.