Haksız eylem sonucu oluşacak zararlardan dolayı kiracının vermiş olduğu zararlardan doğan sorumluluğu ise EBK.'nın 41. vd maddelerinde düzenlenen kusur sorumluluğu olduğu-Buna göre, davalı kiracının, koşullarının bulunması durumunda EBK'nın 41. maddesi uyarınca sorumlu olduğu, zarara neden olan binanın çatısının yapılış tarihinin ve yapısının belirlenmesi, tesisatın sistem olarak eskimesi ve çürümesinden mi, yoksa basit bir tamirle ve takiple giderilebilecek, köklü olmayan geçici ve arizi bir sorundan mı kaynaklandığının aydınlığa kavuşturulması, malik konumundaki dava dışı kiraya verenin EBK'nın 58. maddesi uyarınca sorumlu tutulmasını gerektiren kanıtların ortaya konulması, şayet çatının kiracı tarafından kullanımı ve kullanma sırasındaki bakımsızlığı gibi kiracıya atfı kabil bir kusurdan kaynaklandığının saptanması halinde ise davalı kiracının aynı Kanun'un 41. maddesi uyarınca sorumluluğu bulunduğunun gözetilmesi gerektiği- Ne var ki, somut olayda, bilirkişilerce zararın, olağanüstü doğa olayı sonucu binanın çatı malzemesinin yerinden kopmasıyla oluştuğu görüşü bildirildiğine göre, mahkemece davalının, olayın meydana gelişinde kiracının kullanımına, basit takip ve bakımına dayalı bir kusurunun bulunmadığı, EBK'nın 41. maddesi koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Devletin tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan mesuliyetine dayanılarak açılan davalarda, munzam zarar ve hakkaniyet indirimi veyahut makul indirim kurallarının uygulanma olanağının bulunmadığı-
Devletin “tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğuna” ilişkin olarak, kusursuz sorumluluk/ağırlaştırılmış sebep/ağırlaştırılmış objektif sorumluluk/ tehlike sorumluluğuna ilişkin kuralların uygulanacağı; tapu sicil müdürlüğü görevlilerinin kusurlu olup olmadığının araştırılmasına ya da kusurun varlığının ispatına gerek olmadığı gibi, esasen devletin sorumluluğu için bu kusurun varlığının da şart olmadığı-
Gerçek araç malikinin kimlik bilgileri kullanılarak sahte olarak düzenlenmiş ve davalı notere ibraz edilmiş bulunan nüfüs cüzdanında, mahalle adı olarak yazılı olan isimle gerçek nüfus kaydındaki isim arasında bir harf farkı olduğundan ve noterlerin yararlandığı ve işlem tarihihinde faaliyette bulunan sisteme noter tarafından girilmesi durumunda, mahalle adındaki bu farklılığın kolaylıkla görüleceği izahtan vareste olduğundan, sahte kimlik kullanılarak araç satışının yapıldığı ve davacının bu nedenle zarara uğradığı ve noterin eylemi ile zarar arasında illiyet bağını kesen herhangi bir nedenin bulunmadığı sabit olduğuna göre davalı noterin sorumlu olduğu-
Taşıyıcının aksini ispat edemediği hallerde, malı sağlam olarak teslim aldığının kabulü gerekeceği, taşınan mal hasarlı olarak teslim edilmişse, taşıyıcının ancak, kurtuluş beyyinesi getirip ispatlaması halinde sorumluluktan kurtulabileceği, taşımanın kapalı konteyner içinde yapılmasının ve konteyner mührünün bozulmadan alıcıya ulaştırılmasının tek başına taşıyıcıyı sorumluluktan kurtaran bir beyyine olarak kabul edilemeyeceği, yerel mahkemenin de bu ilkeyi benimsediği ancak düzenlenen bir tutanak ile taşıyıcının kurtuluş karinesi getirdiğini kabul ettiği, oysa söz konusu tutanağın sadece hasar tespitine ilişkin olduğu, hasarlı malların daha önce deniz yoluyla taşındığı ve davalının taşımanın kara ayağını tamamladığı, davalının çekincesiz kabul edip taşıdığı yükün hasarlı tahliye edilmesi nedeniyle davalının ilk taşıyıcıya rücu ve kusur durumlarının açılacak rücu davasında tartışılacağı-
Taşıyıcının ifa yardımcısı olan davalıya teslim edildiği iddia edilen emtianın ambarda çıkan yangın nedeniyle zayi olduğu iddiasına dayalı tazminat istemi-
Sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelere bilirkişi rapor tarihine kadar yasal faiz işletilmek suretiyle bulunacak tazminat miktarından sigorta şirketi tarafından yapılan bu ödeme ile birlikte işletilen yasal faiz tutarının da düşülmesi suretiyle bulunacak miktar üzerinden destekten yoksun kalma tazminatı verilmesi gerekeceği-
Limited şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun takip ve tahsiline ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da, kanuni temsilci ile ortak arasında bir öncelik sıralaması bulunmadığından, limited şirketin vergi borcunun tahsilinde ortağın takibine başlanabilmesi için kanuni temsilcinin takibinin gerekli olmadığı-
Taşınmazlarda Devletin tapu sicilini tutması, hak ve işlem güvenliğinin sağlanabilmesinin bir güvencesi niteliğinde olup sistemin tam olarak yerine getirilmesi, tapu siciline duyulan güvenin sürekliliğine bağlı olduğundan (TMK mad. 1007) kanun koyucu sicilin doğru tutulduğuna güvenenlerin, sicilin yolsuz tutulmasından dolayı uğradıkları zararı Devlet tarafından ödeneceği ilkesini düzenleyerek güveni sağlayacağı- Davacı şirketin dava konusu taşınmazın bir kısmını 1990 yılında satın aldığı, ancak taşınmazın satın alındığı tarihte tapuda taşınmazın orman olduğunu gösterir nitelikte herhangi bir şerh ve kısıtlama bulunmadığı gibi, resmî işlemin yapıldığı sırada taşınmazın orman niteliğinde bulunduğu yönünde davacı şirket yetkilisine bir bilginin de verilmediği- Hukuksal dayanağını kusursuz sorumluluktan alan ve kusura değil tehlike prensibine dayanan davada, TM. mad. 1007 uyarınca, davacının zararından davalı Maliye Hazinesinin sorumluluğunun bulunduğu açık olup davacı şirketin zararının tespit edilerek ödenmesi gerekeceği- 
Babalık davasının kabulü için öncelikle, doğumdan önce üç yüzüncü gün ile yüz sekseninci gün arasında baba adayı ile annenin cinsel ilişkide bulunduğunun gerçekleşmesinin gerekeceği, babalık davasında, davalının kurtuluş beyyinesi olan her türlü benzemezlik testlerinin yapılmasının icap edeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor