Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesinin çürümüş sayılacağı, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstleneceği, buna senedin talili dendiği, bu anlamda talilin senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına geldiği, dava konusu bonoda; davalı keşideci-borçlu, davacı ise lehtar-alacaklı olduğu, ihdas nedeni olarak “nakten” kaydı bulunduğu, bu durumda ‘senedin, hizmet nedeniyle verildiğini’ beyan eden, senet üzerindeki ihdas nedenini talil eden davalı tarafın ispat yükünü üzerine aldığı, davalı tarafça ‘senedin nakden değil, hizmet karşılığı verildiği’nin ispatlanması gerektiği-
Mirasın reddi davasında görevli mahkemenin Sulh hukuk mahkemesi olduğu-
Görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu- Gayrimenkulün aynına ilişkin dava konusu taşınmazın değeri, dava tarihi itibariyle sulh hukuk mahkemelerinin görev sınırını belirleyen HUMK’nun 8. maddesindeki miktarın üstünde olduğundan, davayı görmeye sulh mahkemeleri değil asliye hukuk mahkemeleri görevli olduğu-
Prime esas kazancın tespiti talebiyle açılan ve bölge adliye mahkemesince işçilik alacaklarına ilişkin davada verilen kararın ispata yeterli olmadığı, yazılı delil ya da yazılı delil başlangıcı olmaksızın tanık beyanları ile davanın kısmen kabulüne karar verilemeyeceği gerekçesiyle istemin reddine karar verilen eldeki davada davalı şirkette ithalat-ihracat müdürü olarak çalışan davacının 12.06.2010-12.12.2012 tarihleri arasında ne kadar ücret aldığına ilişkin özellikle Türkiye İstatistik Kurumundan (TÜİK) sorularak emsal ücret araştırması yapılması ve tüm deliler bir arada değerlendirilerek güçlü delil olduğu belirtilen işçilik alacakları ile ilgili kesinleşmiş mahkeme kararı ve ithalat ihracat müdürünün asgari ücret ile çalışmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı-
Uyuşmazlık salt 506 sayılı yasadan kaynaklanmamıştır; uyuşmazlığın çözümünde yanlar arasındaki hukuki ilişkide öncelikle Borçlar Kanununun adam çalıştırma ilkeleri ve vekalet akdi hükümleri uygulanabileceğinden bu durumda açık kanun hükmü ile iş mahkemesinde görüleceği belirtilmemiş olan bu tür davaların genel mahkemelerde görüleceği-
Konutun aile konutu olup olmadığının belirlenmesinin Aile Mahkemesinin, konutun miras payına istinaden adına özgülen­mesi isteminin Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine gireceği-
Hükmün sadece davada taraf olanlara yönelik olarak verilebileceği; dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen tarafın, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi “mecburi dava arkadaşlığı” dışında ıslah yolu ile dahi taraf değiştirilemeyeceği; ihbar olunan kimsenin HUMK. mad. 49. vd. (HMK. 64. ve 69. maddeleri) uyarınca davada davalı sıfatını kazanamayacağı ve bu kişi aleyhine hüküm de kurulamayacağı-
Davacının manevi tazminat talebi Türk Medeni kanunundan değil borçlar hukuku genel hükümlerinden kaynaklandığı, bu nedenle aile mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği-
Davacı işveren şirkete ait aracın davalı çalışan idaresinde iken trafik kazası sonucu hasar bedelinin tazmini istemi-
İhtiyati tedbir kararını infaz eden icra memurunun bu işlemine karşı şikâyetin icra mahkemesine (tetkik merciine) değil, ihtiyati tedbir kararını veren mahkemeye yapılması gerektiği–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.