Talep, talep türü ve davanın niteliği açıkça anlaşılamıyorsa, talep muğlaksa, HMK'nun 119. maddesi gereğince; davacıya bir haftalık kesin süre verilerek talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesi, verilen bu süreden sonra, davacının talebini açıklamasına göre bir yol izlenmesi, eğer talep, davacı tarafından belirsiz alacak davası şeklinde açıklanmış olmakla birlikte; gerçekte belirsiz alacak davası şartlarını taşımıyorsa, hukuki yarar yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiği- Somut olaya dönüldüğünde; davacı taraf, dava dilekçesinde, işsizlik sigortası nedeniyle ödenmesi gereken sigorta tazminatını talep ettiği, davacının elindeki belgelerle işsiz kaldığı sürenin ve tazminatın belirlenebilir nitelikte olduğundan, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olmadığı kabul edilerek hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Tapu Sicili Tüzüğünün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihten itibaren, ilgililerin mahkemeye müracaat etmeden önce, ilk olarak tapu müdürlüklerine başvurması gerekeceği-
Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı belirsiz alacak davasının konusunu oluşturamayacağından bu taleplere ilişkin davanın tıpkı yıllık izin ücreti ile ücret taleplerinde olduğu gibi hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Fazla çalışmanın ispatı noktasında sunulan iş yerine giriş çıkış saatlerini gösterir kayıtların da delil niteliğinde olduğu- Davacı işçinin iddia ettiği ücrete ve çalışma süresine göre kendisine ödenmesi gereken kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ile ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarını belirleyebilecek durumda olduğu anlaşıldığından, davacının alacaklarını hesaplayabilmesi noktasında objektif veya subjektif imkânsızlıktan bahsedilemeyeceği ve bu durumda, talep edilen alacaklar belirlenebilir nitelikte olduğundan, "belirsiz alacak davası" olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği- "Hukuki yararın tamamlanabilir bir dava şartı olduğu, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması" gerektiğine ilişkin görüşün HGK çoğunuğunca benimsenmediği-
Davacı işçinin iş sözleşmesinin, işyerinde yeniden yapılanma ve alt işveren uygulamasına gidilmesi nedeniyle feshedilmiş olup, davacının işe iadesine dair kararın Yargıtayca onandığı, davacının ise temyiz incelemesi sırasında vefat ettiği, mirasçılara, lehine işe iade ve tazminat kararı verilen işçinin işe iade kararı kesinleşmeden ölmesi nedeniyle, işe iade davası ile hüküm altına alınan işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre alacaklarının ödenmesi talepli davada, davacı, işe iade davasını açmakla işe iade iradesini belirttiğinden, ölen işçinin mirasçılarına dört aylık süre için boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların ödemesi gerektiği-
Konkordato talep edenin teminat mektubunu paraya çevrilmesini isteme yetkisi ve bunda hukuki yararı bulunmadığı- Teminat mektubunu veren ve asıl ilişkideki alacağı teminat altına alan kişi yönünden ise, diğer alacaklılar gibi konkordato hükümlerine göre diğer alacaklılarla aynı statüde olacağı ve bu durumda teminat verenin teminatın paraya çevrilmesi istemesi durumunda, talebin ifa yerine teminatın paraya çevrilmesinin istenmesi halinde teminatın veriliş amacının ticari hayatın verimliliğinin önlenmemesi için ihtiyati tedbirin amaca aykırı olup olmadığı tartışılarak ve incelenerek sonuca varılması gerektiği- Konkordato ilanı nedeniyle, konkordato talep eden ile hukuki ilişkide bulunanın konkordatoyu bahane ederek ve bu nedenle sözleşmeyi feshedip fesih alacağı için teminatın parayı çevrilmesi talebinde de, talebin TMK. mad. 2 ve konkordato müessesinin işleyişinin sağlanması ve feshin buna engel olup olmadığı hususları incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Teminat mektubunun paraya çevrilmesinin konusunda güncel bir tehlike gösterilmeden paraya çevirmenin talep edilip edilmediği ve hangi nedenle bu talepte bulunulduğu açıklanmadan ve bizzat konkordato talep edenin tedbir isteminde bulunması HMK ya göre verilecek ihtiyati tedbirlerle ilgili kıstaslara uygun olmadığından, mahkemenin teminat mektubunun paraya çevrilmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin yerinde olduğu-
Kadastro tespitine itiraz ile tapu iptali ve tescil istemi- İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf dilekçesinin, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun’un 341/2 nci ve 352/1 inci maddeleri kapsamında reddine karar verilmesini müteakip 22.07.2021 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen ek madde 6 hükmünün yürürlüğe girmiş olması karşısında, bu hükmün somut olaya uygulanıp uygulanamayacağı, buradan varılacak sonuca göre İlk Derece Mahkemesince verilen kararın miktar itibariyle kesin hüküm niteliğini haiz olup olmadığı- 
22. HD. 04.03.2019 T. E: 2017/20550, K: 4871-
Davalı vekilinin delil listesinde şirket defter ve kayıtlarına da dayanması karşısında, her iki tarafın ticarî defterleri, faturalar ve ödeme belgeleri üzerinde takip ve denetime elverişli bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 303. maddesinin ikinci fıkrasının "...hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar. " bölümünün Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptali kararı:

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.