Türk Medeni Kanunu'nun 617. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...ret tarihinden başlayarak altı ay içinde...” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığı-
Alacaklısını zarar sokmak kasdıyla mevcudunu eksiltmek suçundan sanığa usulüne uygun davetiye tebliğ edilmeden yokluğunda yargılama yapılarak mahkumiyetine karar verilmesinin, sanığın savunma hakkının kısıtlanmasına neden olacağı-
Şikayete konu sıra cetvelinde kendisine husumet yöneltilen borçluya pay ayrılmadığından, şikayetçinin adı geçen aleyhinde şikayette bulunmasında hukuki yararının bulunmadığı- Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde, mahkemenin takdir hakkını duruşma yapılarak kullanması gerektiği- Sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklılar da yargılamaya dahil edilmesi ve onlar hakkında da hüküm kurulması gerektiği-
Hak arama özgürlüğü kapsamında savunma, usulüne uygun şekilde bilgilendirilme ve açıklama yapma hakkı ihlal edilerek gösterilen deliller toplanmaksızın ve varsa tanıklar dinlenmeksizin ya da dinlenmesine gerek görülmemesi halinde gerekçesi de belirtilmeksizin karar verilmesinin yanlış olduğu ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği-
Davanın eser sözleşmesi uyarınca zararın tazmini istemiyle açıldığı,HMK mad.114 uyarınca dava şartlarından olan görev konusunda aynı Kanun'un 138. maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir ise de, ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerektiği, dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesi HMK mad.27 de düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık oluşturduğu-Olayda, tarafların her ikisinin de ticaret şirketi olup tacir olduğu, uyuşmazlığında ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan kaynaklandığı için davaya bakmak, ticaret mahkemelerinin görevi olduğu, mahkemece dava dilekçesi tebliğ edilip usul işlemleri tamamlanarak uyuşmazlığın esastan incelenmesi gerekirken yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, ek bilirkişi raporu davalı vekiline tebliğ edilmiş ise de, davalı tarafın rapora itiraz etme veya beyanda bulunma süresi dolmadan Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Uyuşmazlığa konu edilen eşyaların iddia ve savunmalar doğrultusunda alım tarihleri ve nitelikleri ile yıpranma durumları, parasal değer taşıyıp taşımadıkları ve miadlarının dolup dolmadığı hususlarının belirlenerek karar verilmesi gerekeceği-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hiç bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman için açılacağı; Bunun istisnalarından birisinin ise, miras bırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi hali olduğu- Kadastro tespit tarihinden önceki sebebe dayalı olarak tespit tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre geçmiş ise, açılan davanın dinlenemeyeceği- Çekişmeye konu taşınmazların tedavüllü tapu kayıtları, kadastro tutanakları ile kadastro tutanaklarına dayanak belgelerin getirtilmeden dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek rapor düzenlettirilmesi, alınan raporunda kayıtlarla denetiminin yapılmadan  bilirkişi raporu doğrultusunda  sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-  Tüm mirasçılar ile çekişme konusu taşınmazların dava dışı paydaşlarının davada taraf olarak yeralıp almadıklarının denetlenerek, taraf olarak yeralmayan mirasçılar ile paydaşların davada taraf olarak yer almalarının sağlanması gerekeceği- Taraf teşkili sağlandıktan sonra eksiğin tamamlanması yolu ile getirtilen kayıtlarda gözetilerek dava konusu taşınmazların kadastro tutanakları, kadastro tutanaklarına dayanak belgeler (revizyon gören tapu kayıtları, veraset ilamı, mahkeme kararı vs.) ile tedavüllü tapu kayıtlarının eksiksiz evrak arasına alınması sağlandıktan sonra dosyanın konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilerek çekişme konusu yapılan hususlarda denetime elverişli rapor alınarak karar verilmesi gerekeceği-
Davacı, celsede "yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını, bu talep kabul görmezse davanın kabulüne karar verilmesi"ni talep etmiş, davalı vekili ise "davanın reddine karar verilmesi"ni istemiş, mahkemece davacının talebi için ayrıca bir karar verilmeden ve yargılamanın bittiği açıklanarak sözlü yargılama için ayrı bir gün tayin edilmeden davanın reddine karar verilmişse de, HMK'nun 186. maddesi hükmüne aykırı olarak tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara davetiye çıkartılmadan hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olacağı-
Velayete ilişkin davalar “basit yargılama” usulüne tabi olsa da, delillerin toplanması ve taraflar tanık göstermiş ise gösterilen tanıkların dinlenmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.