Kira sözleşmesinde yer alan artış hükmü dikkate alındığında alacağın likit olduğu ve davacının da talebi bulunduğuna göre davacı lehine kabul edilen asıl alacak üzerinden yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Dava konusu çekler süresinde ibraz edilmediğinden, davacı kambiyo hukukuna dayalı müracaat hakkını kaybetmiş olup, bu belgelere yazılı delil başlangıcı olarak dayanıp, alacağını her türlü delille ispat olanağı varsa da, davacı bu alacağını ispatlayamadığından “davanın reddine” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmayacağı-
Yenilik doğuran bir hak olan takasın, davadan önce ve dava sırasında ileri sürülmesi mümkün olduğu gibi, terditli olarak beyan edilmesi de takasın şarta bağlandığı anlamına gelmediği- Takas talebinin mutlaka karşı dava şeklinde ileri sürülmesi zorunlu olmayıp, savunma olarak da süresinde, cevap dilekçesinde ileri sürülebileceği-
Yetkili icra dairesinde takip yapılmasının, itirazın iptali davasının koşullarından biri olduğu ve bu durumda, mahkemece İİK. mad. 50. uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın, ön sorun (HMK. 164) olarak incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davası-
Trafik kazasından kaynaklanan hasar bedeli ve tedavi giderinin tazmini istemi ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi-
Kısa kararda hükmedilmeyen tazminata gerekçeli kararda hükmedilmesi durumunda, tazminat yönünden temyiz süresinin kararın tebliğinden itibaren başlayacağı-
İtirazın iptali davası-
Davacının belirsiz alacak davasının bir türü olan kısmi eda külli tespit talepli olarak dava açtığı, bilirkişi raporundan sonra belirlenen alacakları tamamlama dilekçesi ile belirli hale getirdiği, talepler belirli hale getirilerek tamamlanabilir dava şartı olan hukuki yarar gerçekleştiğinden, mahkemece yapılacak işin, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı talepleri hakkında esastan karar vermek olduğu, mahkemece, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının belirsiz alacak davası açılamayacağı, davacının hukuki menfaati bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tebligatın tüzel kişinin yetkili mümessillerinden birine, tüzel kişinin 'tebligatı almaya yetkililerinin' her hangi bir nedenle mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmamaları ya da o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde görev itibariyle tüzel kişinin bu kişilerden sonra gelen yetkili memur veya müstahdemine veya evrak mamuru gibi esasen bu işlerle görevli bir kişiye, bunların da bulunmaması halinde bu hususun mazbatada belirtilmesi koşuluyla tebligatın tüzel kişinin orada hazır bulunan diğer memur veya müstahdemine yapılması gerektiği- Az önce de açıklandığı gibi somut uyuşmazlıkta davalı şirket adına çıkartılan defter ibrazına ilişkin tebligatta tebliğ evrakının "daimi işçisi Ü.. K..’a” tebliğ edildiği yazılı bulunsa da mazbatada yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda bir açıklık bulunmadığından, geçersiz tebliğe rağmen ticari defter ve kayıtlarının ibrazı için verilen sürede teslim edilmemesi sebebiyle davalının HMK'nın 222/5 maddesi gereğince defterlerini ibrazından kaçınmış sayılacağı kabul edilerek hüküm kurulması doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.