Davacının belirsiz alacak davasının bir türü olan kısmi eda külli tespit talepli olarak dava açtığı, bilirkişi raporundan sonra belirlenen alacakları tamamlama dilekçesi ile belirli hale getirdiği, talepler belirli hale getirilerek tamamlanabilir dava şartı olan hukuki yarar gerçekleştiğinden, mahkemece yapılacak işin, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı talepleri hakkında esastan karar vermek olduğu, mahkemece, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının belirsiz alacak davası açılamayacağı, davacının hukuki menfaati bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tebligatın tüzel kişinin yetkili mümessillerinden birine, tüzel kişinin 'tebligatı almaya yetkililerinin' her hangi bir nedenle mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmamaları ya da o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde görev itibariyle tüzel kişinin bu kişilerden sonra gelen yetkili memur veya müstahdemine veya evrak mamuru gibi esasen bu işlerle görevli bir kişiye, bunların da bulunmaması halinde bu hususun mazbatada belirtilmesi koşuluyla tebligatın tüzel kişinin orada hazır bulunan diğer memur veya müstahdemine yapılması gerektiği- Az önce de açıklandığı gibi somut uyuşmazlıkta davalı şirket adına çıkartılan defter ibrazına ilişkin tebligatta tebliğ evrakının "daimi işçisi Ü.. K..’a” tebliğ edildiği yazılı bulunsa da mazbatada yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda bir açıklık bulunmadığından, geçersiz tebliğe rağmen ticari defter ve kayıtlarının ibrazı için verilen sürede teslim edilmemesi sebebiyle davalının HMK'nın 222/5 maddesi gereğince defterlerini ibrazından kaçınmış sayılacağı kabul edilerek hüküm kurulması doğru olmadığı-
Davalının kooperatif ortağı olup olmadığının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinin değil; asliye hukuk mahkemesinin görevine gireceği-
Keşidecinin, lehtarın cirosunun sahte olduğu iddiasına dayanarak borçlu olmadığının tespitini isteyemeyeceği-
Dava konusu (mal satımından kaynaklanan) alacak likit (belirlenebilir) nitelikte olması nedeniyle hüküm altına alınan alacak miktarı üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
İtirazın iptali istemine ilişkin davada, davalı tarafça icra takibine itiraz dilekçesinde, cevap dilekçesinde ve öninceleme duruşmasında "davalı tarafça çekilen kredilerin ipotek veren ile davalı arasındaki ortaklık için çekildiğine" dair bir savunma ileri sürülmemiş olup, davalı asil tarafından öninceleme duruşmasından sonra yapılan celsede ifade edilmiş olduğundan, savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında iddia ve savunmalar değerlendirilerek bir sonuca varılması gerektiği- Davalı tarafça çekilen kredilerin ortaklık için çekilerek ortaklığa harcandığı yönündeki savunmanın tanık deliliyle ispatlanamayacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
Davacı, malik ve kiraya veren sıfatıyla iş bu davayı açmış ise de; taşınmazı satıp devretmiş olduğundan dava hakkını kaybettiğinden, mahkemece davacının dava hakkı bulunmaması sebebiyle tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.