İşçinin ücretini ve çalışma süresini bilmesi gerektiği varsayımı ile ihbar ve kıdem tazminatının belirli olduğunu düşünmenin isabetli olmadığı, izin ücreti bakımından da durumun aynı şekilde olduğu- Fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının da davanın başında belirlenmesinin mümkün olmadığı- İşçilik alacaklarına ilişkin davanın belirsiz alacak davası olduğu-
İcra inkâr tazminatına asıl alacak üzerinden değil, alacak toplamı üzerinden hükmedileceği-
3. HD. 24.11.2016 T. E: 2015/15405, K: 13376-
Kira bedelinin tespiti davalarında kira bedelinin brüt olarak tespitine karar verileceği, hüküm fıkrasında kira bedelinin net veya brüt şeklinde belirtilmemesi halinde, brüt olarak tespit edildiğinin kabul edileceği- Kiralananın tahliye tarihinin taşınmazın anahtarlarının ilgili icra dairesine teslim tarihi olduğu-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte, ipotek 3. kişi tarafından verilmiş ise İİK. nun 149/b maddesi uyarınca hem asıl borçlu, hem de ipotek veren 3. kişi hakkında birlikte takip yapılması gerekir. Bir başka anlatımla ipotek veren 3.kişi ile asıl borçlu arasında mecburi takip ve dava arkadaşlığı vardır. Somut olayda kredi borçlusu hakkında takip yapılmamıştır. Taraf teşkilindeki bu eksiklik sonradan tamamlanamayacağı gibi, kamu düzeni ile ilişkili olduğundan, takibin her aşamasında ve süresiz olarak ileri sürülebilecek durumda olup, mahkemenin bu yönü gözetmeden işin esasına girerek karar oluşturmasının bozmayı gerektireceği-
Mahkemece, iflas tasfiyesinin ne şekilde yapıldığı hususu net olarak tespit edildikten sonra, basit usulle tasfiye yapıldığı anlaşılırsa dava İİK’nun 194. maddesi gereğince tatil edilmeyeceğinden ve davalı taraf da davayı takip etmediğinden davanın o tarih itibari ile açılmamış sayılmasına karar verilmesi, tasfiyenin adi şekilde yapıldığının tespit edilmesi halinde ise 2. alacaklılar toplantısına kadar davanın tatiline karar verilerek 2. alacaklılar toplantısından sonra iflas idaresine tebliğinden sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı avukatın, aleyhine icra takibi yaptığı şirket ve bağlı kuruluşunun vekili olarak duruşmalara katıldığından, "aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmeyi ve mütalaa verilmesini" işin reddi sebebi olarak düzenleyen Av. K. mad. 38'e ayıkrı hareketiyle, müvekkilin güvenini sarsmış ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olacağı ve buna dayanılarak yapılan azil haklı olacağından, avukatlık icra takibine konu itirazın iptali davasının reddi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; taraflar arasındaki ‘Hazır Beton Satış Protokolü’ başlıklı sözleşmenin süresiz olduğu, usulüne uygun fesih de bulunmadığından, dava konusu dönemi de kapsadığı yolundaki yerel mahkeme kararı yerinde ise de; borçlu davalı 3.kişi durumundaki idarede bulunan hak ediş alacağını davacıya temlik etmiş olup, davacı, idarede istihkak alacağı bulunduğu müddetçe, önceki borçluya yani davalıya B.K. nun 191. maddesini ileri sürerek istekte bulunamayacağı, böyle bir dönüş davalının idarede hak ediş alacağının bulunmamasına bağlı olup, dosyaya göre davalının idarede istihkak alacağının olmadığı yönünde bir sonuca varılamayacağına göre, yerel mahkemenin bu yön üzerinde durup tartışmadan “davanın kabulüne” karar vermesinin bozmayı gerektireceği-
Takip dayanağı senetteki imzanın tüm borçlular tarafından inkar edilmesi ve yapılan inceleme sonucunda icra mahkemesince “itirazın kabulüne” karar verilmesi halinde her borçlu lehine ayrı ayrı değil, tüm borçlular lehine tek bir icra inkar tazminatına (ve hazine lehine tek bir para cezasına) hükmedilmesi gerekeceği-
Tazmin edilen teminat mektubu için temerrüt tazmin tarihinden başladığından, bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi ve alacağa uygulanacak temerrüt faizinin alacağın tahsili sürecinde değişen faiz oranının da uygulanmasına olanak sağlayacak şekilde hesaplama yapılması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.