Kart çıkaran kuruluşlar(bankalar) tarafından, kart hamilleri aleyhine açılan davalarda 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu m.44/2 uyarınca, HUMK’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine atıf yapıldığı; HMK’nun 447/2. maddesi uyarınca bu atfın HMK’nun ilgili hükümlerine yapılmış sayılacağı; gerek HUMK’un göreve ilişkin 1-8. maddelerinde, gerekse HMK’nun 1-4. maddelerinde genel mahkemelerin görevlerinin düzenlenmiş olduğu; ticaret mahkemelerinin görevine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş olmasına, ticaret mahkemelerinin görevinin TTK'nun 5. maddesinde düzenlenmiş bulunmasına, 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2. maddesinde ise TTK’nun göreve ilişkin hükümlerine herhangi bir atıf yapılmamasına göre 01.10.2011 tarihinden önceki davalar bakımından dava değerine göre sulh veya asliye hukuk, bu tarihten sonraki davalarda ise dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Takibe konu senetlerden 51.500,00 TL bedelli senedin “teminat senedi” olduğu iddiası ispat edilmediği, davalıya bu konuda yemin de teklif edilmediği, takip sonrası davalıya kısmi ödeme yapmışsa da davacının takibe konu senetler nedeniyle davalıya “borçlu olduğunun kabulüne” dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
11. HD. 24.03.2016 T. E: 2015/9498, K: 3359-
Hakimin Avukatlık Yasasının 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapmalı özellikle TMK.’nun 2. maddesinde ifadesini bulan hakkın kötüye kullanılmasına ve dürüstlük kurallarının iptaline izin vermemeli, gerektiğinde müvekkili dava veya takip sonucunda belirlenen ücret alacağını tahsil etmiş kabul edileceği aksi halde bu nitelikteki ücret alacağına ilişkin istemi henüz muaccel olmadığından reddedileceği-
Dava, İİK’ nun 67. maddesi uyarınca; davacı bankanın yetkili hamili, davalının keşideci olduğu çeke dayalı ilamsız icra takibine yapılan “itirazın iptali” istemine ilişkindir. Davacı bankanın dava konusu çeki ciro yolu ile dava dışı şirkete verdiği kredinin teminatı olarak devraldığı ihtilafsızdır. Mahkemece, davacı bankanın taraf olmadığı, davalı tarafın açmış olduğu menfi tespit davasının kabul edildiğinden hareketle “davalının sebepsiz zenginleşmediğini ispat ettiği” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmesi doğru görülmemiştir. Somut olayda, davacı bankanın dava dışı kredi borçlusu şirketten alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacak miktarı araştırılıp belirlendikten sonra, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi bozma gerektireceği-
İcra takibine konu edilen vakıf borcunun kaynağı, ödemenin yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa ne zaman ve kim tarafından yerine getirildiği, varsa bu ödemelere ilişkin belgeler ile borcun beyan, tahakkuk ve ödeme dönemlerinde vakıfın mal varlığının bahse konu borcu ödemeye yeterli olup olmadığı, vakıf yönetim kurulunun kendi arasında işbölümü yapıp yapmadığı hususları ilgili kurum, kişiler ve taraflardan sorulup alınacak cevap yazıları ile tüm dosyanın yeniden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kuruluna tevdi edilerek borcun neden kaynaklandığı, vergi aslı veya vergi cezası, gecikme zammı gibi türünün ne olduğu ve ödenip ödenmediği, vakfın ödeme gücünün bulunup bulunmadığı, bu borç nedeniyle taraflara yüklenebilecek kusur oranının bulunup bulunmadığı, bu borçtan tarafların sorumluluğunun tespiti ve borcun bir miktarının davalıdan istenmesinin haklı olup olmadığının duraksamasız belirlenmesine yönelik rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin kendi yetkisine yapılmış usulüne uygun bir itiraz olmadığı halde varmış gibi karar vermesinin bozmayı gerektireceği-
Davalı sigortalıya ait araç sürücüsünün kazadaki kusuru oranında davacının rücu hakkının doğacağı da gözetilerek; davaya konu trafik kazasında kaza anında aracı kullanan sürücünün ehliyet durumunun araştırılması, konusunda uzman makina mühendisi bilirkişiden kazanın oluşumunda davalı sürücüsünün kusur oranının ne olduğu konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alındıktan sonra, aktüer bilirkişiden rücuya konu alacak yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli hesap raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı likit (muayyen, belirli) olmayıp gerçek zarar miktarının tespiti yargılama yapılmasını, bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektirdiğinden, davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Covid-19 salgını nedeniyle mücbir sebebin gerçekleşmiş sayılıp sayılmayacağının ve takibe konu aylar (2020 Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran ayları) itibariyle kira ilişkisine etkilerinin icra hukuk mahkemesince incelenemeyeceği-Taraflar arasındaki hukuki ihtilaf yargılamayı gerektirdiği, mücbir sebebe ilişkin maddeleri değerlendirildiğinde takip konusu kira sözleşmesinin, İİK'nun 68. maddesinde yazılı mücerret borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığı, icra mahkemesince itirazın kaldırılmasına ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.