Hizmet akdinin tarafı olan işçinin, sözleşmenin haklı feshi halinde dönem sonuna kadar olan ücretini isteyebileceği- Çalışma gücü serbest kalan işçinin, mesleğine uygun bir iş aramak ve bu yoldaki çabasını ispatlamak zorunda olduğu ve o işten sağlayacağı kazancının, işverenden alacağı ücretten indirileceği- İşçinin bu dönem içerisinde kazanacağı para göz önüne alınarak, işveren ile yapılan sözleşmeye konu işi yapmaması nedeniyle tasarruf ettiği giderlerin de ücretten indirileceği- İşçinin kazanmaktan kasten kaçındığı paraların da mahsup işlemine tabi tutulacağı ve böylece işçinin zararın artmasına yol açacak davranışlarının önleneceği- Teknik adam olan davacının ihtarına rağmen sözleşmeden doğan alacağının ödenmemesi üzerine sözleşmeyi makul süre içinde haklı olarak feshetmekle, kalan sözleşme süresine ilişkin olarak fesih tazminatı talep hakkının bulunduğunun kabulü gerektiği-  Davacı teknik adamın mesleki birikimi ve tecrübesi itibariyle sözleşmenin feshedildiği dönem göz önüne alınarak davacının aynı veya pek yakın koşullarda ne kadar süre içerisinde iş bulabileceği ve ne oranda kazanç sağlayabileceği tespit edilerek söz konusu dönemde davacının kazanmaktan bilerek kaçındığı kazanç ile sözleşmeye konu işi yapmaması nedeniyle tasarruf ettiği giderlerin de ücretten mahsup edilerek diğer taraf aleyhine haksız ve sebepsiz zenginleşmesine sebep olmayacak şekilde hakkaniyete uygun bir tazminat belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İptali istenilen tasarruf aynı olsa da, takip dosyaları ve alacaklar birbirinden farklı olduğundan davaların konusunun aynı olduğundan söz edilemeyeceği-
Dava konusu tasarrufun tarafı olan şirketin borçlu ve eşine ait olması, şirketin tasfiye aşamasında olması, borçlunun terekesinin mirasçıların mirası reddetmesi nedeniyle iflas hükümleri gereğince tasfiye aşamasında olması, lehine tasarrufta bulunulan kişilerin borçlunun kardeşi ve eniştesi olması gibi olgular birlikte değerlendirildiğinde iptali istenen davacının dava konusu alacağının davalı şirketten olan alacağı olarak değerlendirilmesi, taraf delillerinin toplanması tasfiye davasının sonucu beklenerek diğer dava önkoşulları yönünden dosyanın incelenerek varlığı halinde İİK. mad. 278, 279,  280, 283/2 kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunmasının zorunlu olduğu- Gerekçesiz bir kararın Yargıtay tarafından denetlenmesinin mümkün olmadığı- Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantının açıklanması gerektiği-
Mahkemece, kesin mehilin sonucu açıklanıp ihtar edilmediğinden böyle bir ara kararını yerine getirmeyen tarafın bu durumun sonuçlarından sorumlu tutulmasının düşünülemeyeceği-
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağın likit ve belli olması, yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olmasının yeterli olduğu-
Düzenlenen sıra cetvelinde davacının 11. sırada yer aldığı, 3. sırada yer alan davalının ise gerçekten borçludan bir alacağı olmadığı ve bono ile muvazaalı takip başlattığından sıra cetvelinin iptali gerekeceği-
Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigorta Poliçesi'ne dayalı hasar bedelinin tazmini istemi-
Müflis şirket yetkilisinin aktif dava ehliyetinin bulunmadığı-
İcra ve İflas Kanunu'nun 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.