«Çek bedelinin ödenmemesi»ne yönelik verilmiş olan tedbir kararının icra takibi yapılmasını engellemeyeceği—
«Keşide tarihi» 30.7.1999 olan çekin «ibraz müddeti»nin 9.8.1999 tarihinde dolmuş olacağı—
Çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi kanun yürürlükte ise, o kanunda öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği; buna göre, çek hakkında zamanaşımı süresi, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağından çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınmasının zorunlu olduğu, zamanaşımı süresinin, 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde 6 ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıl olduğu- Takibe konu çekin 6 aylık zamanaşımına tabi olduğu ve takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasının resmi belgelere dayalı olarak incelenmesi gerektiği-
«Çekteki düzeltmenin borçlu tarafından imzalandığı» olgusunu kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu, bilirkişi raporunda yer alan belirsizliğin borçlu lehine yorumlanması gerekeceği—
Takibe konu çeklerin keşide tarihinin 15.08.2002 olduğunun görüldüğü, bu durumda ibraz sürelerinin bitim tarihi 6273 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesinden önce olduğundan, anılan çeklere altı aylık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekeceği-
Çekin keşide tarihinin 31.11.2015 olduğu ancak; böyle bir tarih mevcut olmadığından keşide tarihinin 30.11.2015 kabul edilmesi gerektiği ve buna göre ibrazın süresinde olduğu, bozma kararımızın maddi hataya müstenid olup, maddi hataya dayalı bozmanın, borçlu lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı, çekin süresinde bankaya ibraz edildiği, bu nedenle şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak, borç senedi borçluya geri verilmişse, borcun sona ermiş sayılacağı- Çekin bir ödeme aracı olup borçlusuna iade edilmesinin ve onun elinde bulunmasının borcun ödendiğine karine teşkil edeceği- Karinenin aksini ispatlama yükünün, çeklerin bedelsiz, tahsil edilmeden borçluya iade edildiğini savunan davalı alacaklıda olduğu- HMK’nın 290. maddesi uyarınca ispatın yazılı delille yapılması gerektiği- Davalının, eski tarihli çekleri bedelsiz iade ettiğine dair yazılı delil sunmadığı gibi yapılan tebligata rağmen ticari defter ve belgelerini de ibraz etmediği- Çeklerin davalıya verilmiş, daha sonra da davacıya iade edilmiş, davacı tarafça da muhatap bankaya geri verilmiş olduğu- Altı adet çekin arkasında davalının cirosu bulunduğu- Bu durumun çeklerin kullanıldığını, tahsil cihetine gidildiğini, borcun yenilenme iradesiyle hareket edilmediğini gösterdiği- Çekin davacının elinde olmasının ise, çek bedelinin ödendiğine karine teşkil edeceği- Tedavül kabiliyetine haiz olan senette, yetkili hamilin senedi şeklen elinde bulunduran kişi olduğu- Somut olayda 01.02.2009 tarihinde yenilendiği ileri sürülen çeklerin bu tarihte borçlunun elinde olmadığı, bankalarca gönderilen cevabi yazı içeriğinden çeklerden dört adedinin dava açılmadan önce ve üç adet çekin düzenlenme tarihinden önce iade edildiği, bedelsiz iade edildiği savunulan çeklerin bankaya dönüş tarihlerinin teslimden çok daha sonra olduğu- Bu durumda davalının bedelsiz iade yönündeki savunmasının aksine, yenileme iradesinin bulunmadığı, önceki çek bedellerinin tahsili amacıyla hareket edildiği- Mevcut dosya kapsamından ispat yükü üzerinde olan davalı alacaklının, çeklerin bedellerinin tahsil edilmeksizin davacı borçluya iade edildiğini kanıtlayamadığı-
Bankaya ibraz edilen ya da takasa verilen çekin arkasına «karşılığı olmadığına» dair yazılan yazının tarihsiz olması (çekin arkasına ibraz tarihinin yazılmamış olması) halinde, ibrazın geçerli olmayacağı—
Takip konusu çeklerdeki imzaların, (bankaya ibraz edilmediği saptanan çek dışındaki) davacı-borçlu şirket yetkililerine ait olup olmadıklarının yöntemince araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Düzeltmenin onaylı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltme yok hükmünde olup, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılacağı- Çekin keşide tarihinin aylar hanesindeki düzeltmenin borçlu şirket yetkilisine ait olduğu bilirkişi raporu ile tespit edildiğine göre, kullanılan kalemlerin farklı olmasının bu düzeltmeyi geçersiz kılmayacağı ve bu durumda çekin keşide tarihine göre yapılan ibrazın süresinde olduğu ve takip tarihinden önce ibraz süresinin bitim tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6762 s. TTK’nun 726/2. maddesine göre çekten kaynaklanan borcun zamanaşımına uğramadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.