İİK.’nun 50. Maddesinin göndermesi ile HUMK.’nun 12. Maddesi gereğince ihtiyati haciz kararından sonra bu kararın dayanağı olan alacak davasının, haciz kararını veren mahkemede de açılabileceği-
Tasarrufun iptali davalarında, davalılar arasında "zorunlu dava akadaşlığı" bulunduğu; bonolardaki "yetki koşulu"nun -yeni HMK'nun 17. maddesinde öngörülen koşullar çerçevesinde- geçerli olduğu–
Taraflar arasında düzenlenen araç satış sözleşmesi uyarınca verilen çekin karşılıksız çıkması üzerine icra takibi başlatılmış ve takip davacı aleyhinde kesinleşmiş ve takibin devamında takip borçlusu davacı borcu kabul ederek, takip borcunu ödemeyi protokol ile kabul etmiş ve protokolde kendisine düşen bazı edimleri de yerine getirmeyi taahhüt etmiş ve fakat, anılan protokol hükümlerinin davacı tarafça yerine getirilmediği taraflar arasında ihtilafsız olup, protokolün “c” bendinin (2.) paragrafına göre; “edimler yerine getirilmez ise” protokolün geçersiz olacağı ve icra takibinin devam edeceği öngörülmüş olup, protokol ile borcun kabul edildiği ve bu durumda artık haciz baskısından bahsedilemeyeceği gibi ayrıca edimlerin de yerine getirilmediği gözetilerek açılmış bulunan menfi tespit davasının reddi gerekeceği-
Yetki itirazının da görevli mahkemece değerlendirilmesi gerektiği, itirazın iptali davasına bakan mahkemece görevsizlik kararı verildiği halde, yetki hususu da incelenerek yetkisizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu-
TTK'nın 732. maddesine dayalı sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak istemine ilişkin davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Bonoya dayanan takiplerin borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesinde yapılabileceği gibi, ödeme yerinde yahut bonoda ödeme yeri gösterilmemiş ise bononun düzenlendiği yerdede takip yapılabileceği-
İcra mahkemesinden yetki itirazının kaldırılmasının istenmiş olması halinde mahkemece “borca itirazın kaldırılması” yönünde karar verilemeyeceği-
Alacaklı, takip talebine kambiyo senedinin aslını ve borçlu adedi kadar tasdikli örneğini eklemeye mecbur ise de, takibin birden fazla borçlu hakkında başlatılmış olması ve hepsi yönünden farklı icra dairelerinin yetkili olması nedeniyle, takip dosyasının tefriken farklı icra dairelerine gönderilmiş olmasından dolayı senet asıllarının zorunlu olarak gönderilemediği anlaşıldığından, mahkemece, "senet asıllarının kasada olmadığı" gerekçesiyle "İİK. mad. 167/2 gereğince "ödeme emrinin iptali"ne karar verilmesi hatalı olup, şikayete konu takibin yetkisiz icra dairesinde başlatılan takibin devamı niteliğinde olduğu da nazara alınarak, borçlunun İİK'nun 167/2. maddesine dayalı şikayetinin reddiyle diğer itiraz ve şikayetlerinin incelenerek bir  karar verilmesi gerektiği-
Yetki kaydı gereği sözleşme uyarınca, kayıtta belirtilen mahkemenin yetkili olduğu, ihtiyati hacze yapılan yetki itirazının yerinde olduğu gözetilmeden, yetki itirazının reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Sözleşmenin Hususi Şartlar Bölümü'nün 8. maddesinde ihtilaf halinde Bakırköy Mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olacağı kabul edildiğine göre icra takibinin Bakırköy İcra Dairesinde yapılması ve davanın da Bakırköy İcra Hukuk Mahkemesinde açılmasında usulsüzlüğün olmadığı, bu nedenle davanın esası incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.