Borçlu şirket ile alacaklı banka tacir olduğundan, takibe konu bonoda yer alan yetki (kaydının) sözleşmesinin geçerli olduğu-
Ödeme emrin alan borçlunun hem «icra dairesinin yetkisi»ne ve hem de «borcun esasına» itiraz ederek takibi durdurmuş olması halinde, davacı alacaklının açtığı «itirazın iptali davası»nda hem «borçlunun yetki itirazının kaldırılmasını» ve hem de «borçlunun borcun esasına yönelik itirazının kaldırılmasını» istemesi gerekeceği, aksi taktirde, «icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın kaldırılması» istenmeden açılan «itirazın iptali davası»nın dinlenmeyeceği–
Yetki itirazında bulunan borçlunun daha sonra «ibra» def’inde bulunamayacağı–
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan icra takibinde gönderilen ödeme emrine, borçlunun süresinde yetki itirazında bulunması üzerine, takip dosyasının icra müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği, bu icra müdürlüğüne gönderilen ödeme emrinin, borçluya tebliğ edilmesinden sonra borçlu tarafından yasal beş günlük süre içinde icra mahkemesine şikayetin bildirdiği anlaşıldığından, mahkemece, borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetinin süresinde olduğu kabul edilerek işin esasının incelenmesi gerektiği-
İhtiyati haciz kararına dayalı takip konusu senet için, ihtiyati haciz kararı daha sonra kaldırılmış olmadıkça, kararı veren mahkemenin bulunduğu yerdeki icra dairesinde de yapılabileceği-
Olumsuz tesbit davasının «senette yetkili olduğu belirtilen mahkeme» dışında «davalının ikametgâhının bulunduğu yerdeki mahkemede» de açılabileceği («yetki anlaşması ‘kaydı’»nın ikametgâh mahkemesinin yetkisini kaldırmayacağı)–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.