Hukukumuzda çifte mülkiyetin kabul edilmediği hususu da göz önüne alınarak dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen toplamda 1285,76 m2 yüzölçümlü yerin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline,yine aynı raporda (A) harfi ile gösterilen kısım üzerinde yer alan (C/a) harfi ile gösterilen binanın mülkiyetinin davalıya ait olduğunun tespitine şeklinde çifte mülkiyet yaratacak şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bilindiği üzere davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemeyeceği - Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmayacağı- Ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde yetkili sağlık kurullarından, özellikle Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasını da gerekli kıldığı - TMK mad 599 uyarınca mirasın, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçeceği ve mirasçıların terekedeki mallar üzerinde bu tarih itibari ile hak sahibi olacağı-
Dava açıldıktan sonra vasi olarak atandığı anlaşılan kişi tarafından vesayeten verilmiş bir vekaletname aslı veya onaylı örneğinin dosyaya sunulması için mahkemece şikayetçi borçlu tarafa olanak verilmesi gerektiği-
Anayasanın 129/5.maddesi gereğince memurların ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken meydana gelen zararlara ilişkin davaların idare aleyhine dava açılabilmesinin, eylemin hizmet kusurundan kaynaklanmış olması koşuluna bağlı bulunmasına; dava dilekçesinde sıralanan maddi olguların davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığını göstermesi karşısında, öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılmasının gerekeceği-
Davalının, murisin parasının harcandığını savunduğu, bu savunmasını tarafların anne kız olması sebebiyle tanık dahil tüm delillerle ispatlayabileceği-
Tasarrufta bulunan kişinin (murisin), akit tarihinde hukuki ehliyete sahip olup olmadığının tanık beyanları ile değil, doktor raporuyla kanıtlanabileceği -
Hukuki ehliyetsizlik nedenine dayalı tazminat isteği-
Ehliyetsiz olduğu ileri sürülen miras bırakanın vasiyetname tarihine yakın günlerde ve somasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurularak varsa doktor raporları, hasta müşahede kağıtları ve film grafilerinin eksik­siz getirtilmesi, sonrasında işlem tarihinde miras bırakanın fiil ehliyetinin olup olmadı­ğının tespiti için Adli Tıp Kurumu Başkanlığından rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Bozma kararının bir bütün teşkil ettiği, bozma nedenlerinin tümü hakkında mahkemece bozmaya uyma veya önceki kararda direnme yolunda bir karar verilmesinin zorunlu olduğu; mahkemenin bozma nedenlerinden bir kısmına direnme, diğerlerine karşı uyma hakkı bulunduğu ancak Özel Daire’ce incelenmeyen ve hukuka uygunluk bakımından denetlenmeyen hususlara ilişkin direnme kararı verilmesinin usulen olanaklı olmadığı-
Tarafların delilleri eksiksiz toplanmak suretiyle tahkikat yapıldıktan sonra, mirasbırakanın işlem ve kadastro tespit tarihleri olan 23.07.1992, 19.08.1994 ve 21.12.1973 tarihlerinde hukuki ehliyeti haiz olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, ehliyetsiz olduğunun tespiti halinde pay oranın iptal tescil isteminin değerlendirilmesi, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde ise, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı isteğin değerlendirilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının doğru olmadığı- 6100 sayılı HMK'nun 65.maddesi uyarınca asli müdahale talebinde, müdahale dilekçesinin harçlandırılması gerektiği açık olmasına rağmen, somut olayda davaya müdahale talebinde bulunan kişi harç ödenmeden müdahale talebinde bulunduğuna göre müdahale isteğinin usulüne uygun olduğu ve davada taraf sıfatını kazandırdığını söyleyebilme olanağının bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.