Davanın, İcra ve İflâs Kanunu'nun 142. maddelerine dayalı olarak sıra cetvelindeki davalı alacağının esası ve miktarına itiraza ilişkin olduğu, İcra Müdürlüğü'nün 09.09.2011 tarihli işlemi ile satış bedelinin davalının dosya alacağına yetmediği, tüm paranın rüçhanlı ipotek alacaklısı olan davalıya ödenmesi gerektiğinden bahisle, takdiyat listesinde görünen diğer alacaklıların alacaklarının açıkta bırakılmasına karar verildiği, icra müdürlüğünün bu kararının, hukuki anlamda sıra cetveli niteliğinde olduğu, mahkemece, iddia ve savunma kapsamında inceleme yapılması için esasa girilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
E. davası açılabilecek hallerde tespit davası açılamayacağı-
Muhatabın, usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren, takibin şekline göre icra mahkemesine itiraz etmemiş olmasının, tebligatın usulsüzlüğünün tesbiti halinde mal beyanında bulunma tarihi ve takip kesinleşmeden haciz konulamayacağı cihetle, varsa hacizlerin “bulunması nedeniyle, mahkemece şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği-
12. HD. 30.11.2023 T. E: 6217, K: 8128
Mahkeme kararıyla tüzel kişiliği sonlandırılan dava dışı vakfa ait hisselerin ve alacağın fesih kararı uyarınca davacıya ait olduğunun tespiti, hisselerin, bu olmadığı taktirde bedellerinin davacıya devri ve devir nedeniyle davalı şirketten olan alacağın tahsili istemi-
Yüklenicinin, kural olarak sözleşmede kararlaştırılandan fazla ve daha kaliteli malzeme kullanarak yaptığı işler bedelini, yapılan bu fazla işlerin ve kullanılan kaliteli malzemelerin arsa sahiplerinin menfaatine ve yasal olması, ekonomik değerinin bulunması ve fazla işler ile kaliteli malzemeyi içeren imalatı kendisine isabet eden bağımsız bölümler için de yapmamış olması koşulu ile TBK. mad. 526 vd. uyarınca işin yapıldığı tarihteki mahalli serbest piyasa rayiç değerleri üzerinden tahsilini talep edebileceği ancak inşaatın ortak yerlerinde ya da davacı arsa sahibine düşecek bağımsız bölümlerde yapılan bu neviden fazla imalatların arsa sahibinin yararına olduğu gibi, yüklenicinin de yararına olacağı; dolayısıyla her iki tarafın da yararına olan böyle bir kazanımın, fazla iş olarak nitelendirilemeyeceği ve yükleniciye bunların karşılığını isteme hakkı vermeyeceği-
Davalı tarafından asıl alacağın ödenmiş olduğu ve davacının da ifa anına kadar davaya konu asıl alacağın fer’ileri niteliğinde olan vekalet ücreti, icra giderleri ve faizi saklı tutmaya yönelik bir beyanın bulunmadığı anlaşılmakla; asıl alacağın ifası ile buna bağlı olarak fer’ilerin sona erdirildiği ve bu durumda davacının iş bu davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı vekili; "davacı aleyhine dava dışı banka tarafından yapılan takipte, icra müdürlüğü tarafından davalı bankaya hitaben yazılan yazıda maaş hesabı hariç kaydı bulunduğu halde, davalı banka tarafından davacının maaşına haciz uygulandığını, yazılı ve sözlü taleplerinin olumsuz sonuçlandığını, bu nedenle davalı aleyhine başlatılan takipte ise davalı banka tarafından haksız olarak borca itiraz edildiğini, alacak miktarının takip dosyasına değil davacıya bizzat ödendiğini, ancak faiz, vekalet ücreti ve icra giderlerinin icra dosyasına ödenmediğini ve davalının itirazının baki kaldığını" belirterek, haksız itirazın iptali, icra inkar tazminatına hükmedilmesi, davalı banka tarafından maaş hesabına bloke konulması nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuşsa da, davalı bankanın eylemi ve olayın gelişim şekli ile ilgili yasa maddeleri (TMK. 24; TBK. 58) birlikte değerlendirildiğinde yerel mahkemece, manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz malın teferruatı (eklentisi) niteliğindeki taşınırların, İİK. 83/c uyarınca haciz edilmemeleri için, hem «ipotek akit tablosunda yazılı olmaları» ve hem de «MK. 686’da tanımlanan biçimde teferruat (eklenti) niteliğinde bulunmaları»nın zorunlu olduğu–
Davacının davalı kooperatif üyeliğinin ve ortaklık payının miktarının tespitine ilişkin dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunmamasında; başlatılan icra takibine karşılık itirazın iptali davası açması halinde davacının itirazın iptali davasının reddi halinde kötüniyet tazminatı ve nispi vekalet ücreti ile sorumlu tutulabileceğinden, bunları göze almak istemeyen ve üyeliğinin devam ettiğini düşünen davacının itirazın iptali davası açmaya zorlanamayacağı, işbu dava sonucunda kooperatif üyeliğinin tespitine karar verilmesi halinde, bu karar üzerine davacının davalıdan konut karşılığı tazminat isteyebileceği gibi; işbu davanın reddi halinde, davacı kendisine üyeliği devredene nedensiz zenginleşme iddiasıyla husumet yönelterek ödediği devir bedelinin istirdadını isteyebileceği göz önünde bulundurularak, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerektiği-
İİK'nın 89/3. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamesine karşı 15 günlük yasal süre geçtikten sonra dava açılması mümkün olmadığı- İcra takibinde yapılan ödemenin davacı şirket adına yapılmaması sebebiyle davacı şirket tarafından açılan davanın reddi gerektiği- Diğer davacı, takibe konu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek menfi tespit isteminde bulunmuş olup, mahkemece, davacının takibe konu senedin keşide tarihinden önceki döneme ait resmi kurumlar nezdinde atmış olduğu imza asılları getirtilerek imza incelemesi yapılması gerektiği- 

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.