Yüklenicinin, kural olarak sözleşmede kararlaştırılandan fazla ve daha kaliteli malzeme kullanarak yaptığı işler bedelini, yapılan bu fazla işlerin ve kullanılan kaliteli malzemelerin arsa sahiplerinin menfaatine ve yasal olması, ekonomik değerinin bulunması ve fazla işler ile kaliteli malzemeyi içeren imalatı kendisine isabet eden bağımsız bölümler için de yapmamış olması koşulu ile TBK. mad. 526 vd. uyarınca işin yapıldığı tarihteki mahalli serbest piyasa rayiç değerleri üzerinden tahsilini talep edebileceği ancak inşaatın ortak yerlerinde ya da davacı arsa sahibine düşecek bağımsız bölümlerde yapılan bu neviden fazla imalatların arsa sahibinin yararına olduğu gibi, yüklenicinin de yararına olacağı; dolayısıyla her iki tarafın da yararına olan böyle bir kazanımın, fazla iş olarak nitelendirilemeyeceği ve yükleniciye bunların karşılığını isteme hakkı vermeyeceği-
Davalı tarafından asıl alacağın ödenmiş olduğu ve davacının da ifa anına kadar davaya konu asıl alacağın fer’ileri niteliğinde olan vekalet ücreti, icra giderleri ve faizi saklı tutmaya yönelik bir beyanın bulunmadığı anlaşılmakla; asıl alacağın ifası ile buna bağlı olarak fer’ilerin sona erdirildiği ve bu durumda davacının iş bu davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı vekili; "davacı aleyhine dava dışı banka tarafından yapılan takipte, icra müdürlüğü tarafından davalı bankaya hitaben yazılan yazıda maaş hesabı hariç kaydı bulunduğu halde, davalı banka tarafından davacının maaşına haciz uygulandığını, yazılı ve sözlü taleplerinin olumsuz sonuçlandığını, bu nedenle davalı aleyhine başlatılan takipte ise davalı banka tarafından haksız olarak borca itiraz edildiğini, alacak miktarının takip dosyasına değil davacıya bizzat ödendiğini, ancak faiz, vekalet ücreti ve icra giderlerinin icra dosyasına ödenmediğini ve davalının itirazının baki kaldığını" belirterek, haksız itirazın iptali, icra inkar tazminatına hükmedilmesi, davalı banka tarafından maaş hesabına bloke konulması nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuşsa da, davalı bankanın eylemi ve olayın gelişim şekli ile ilgili yasa maddeleri (TMK. 24; TBK. 58) birlikte değerlendirildiğinde yerel mahkemece, manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz malın teferruatı (eklentisi) niteliğindeki taşınırların, İİK. 83/c uyarınca haciz edilmemeleri için, hem «ipotek akit tablosunda yazılı olmaları» ve hem de «MK. 686’da tanımlanan biçimde teferruat (eklenti) niteliğinde bulunmaları»nın zorunlu olduğu–
Davacının davalı kooperatif üyeliğinin ve ortaklık payının miktarının tespitine ilişkin dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunmamasında; başlatılan icra takibine karşılık itirazın iptali davası açması halinde davacının itirazın iptali davasının reddi halinde kötüniyet tazminatı ve nispi vekalet ücreti ile sorumlu tutulabileceğinden, bunları göze almak istemeyen ve üyeliğinin devam ettiğini düşünen davacının itirazın iptali davası açmaya zorlanamayacağı, işbu dava sonucunda kooperatif üyeliğinin tespitine karar verilmesi halinde, bu karar üzerine davacının davalıdan konut karşılığı tazminat isteyebileceği gibi; işbu davanın reddi halinde, davacı kendisine üyeliği devredene nedensiz zenginleşme iddiasıyla husumet yönelterek ödediği devir bedelinin istirdadını isteyebileceği göz önünde bulundurularak, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerektiği-
İİK'nın 89/3. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamesine karşı 15 günlük yasal süre geçtikten sonra dava açılması mümkün olmadığı- İcra takibinde yapılan ödemenin davacı şirket adına yapılmaması sebebiyle davacı şirket tarafından açılan davanın reddi gerektiği- Diğer davacı, takibe konu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek menfi tespit isteminde bulunmuş olup, mahkemece, davacının takibe konu senedin keşide tarihinden önceki döneme ait resmi kurumlar nezdinde atmış olduğu imza asılları getirtilerek imza incelemesi yapılması gerektiği- 
Menfi tesbit davası açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunması gerekeceği, İ.İ.K.`nun 89. maddesi uyarınca gönderilen 1. haciz ihbarnamesi ile 3. kişinin şeklen geçici olarak da olsa, borçlu durumuna düşürüldüğü, bu nedenle, takip borçlusuna karşı borcu bulunmadığına yönelik İ.İ.K.`nun 72. maddesine göre menfi tesbit davası açmasına yasal bir engel bulunmayacağı, 3. şahsın takip borçlusuna karşı açacağı böyle bir davanın, İ.İ.K.`nun 89/3. maddesi uyarınca açılacak menfi tesbit davasına ön mesele teşkil edeceği, diğer bir anlatımla, üçüncü şahsın takip borçlusuna borcu bulunup bulunmadığına yönelik açılan menfi tesbit davasının sonucunun bekleneceği, biri diğerinin sonucuna bağlı iki davanın birlikte görülebileceği H.U.M.K.`nun 45/3. maddesinde hükme bağlandığı gibi, usul ekonomisi yönünden de bu davaların birlikte görülmesinde fayda bulunduğunun aşikar olduğu-
Dava konusu yapılan haciz sırasında 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunan kişinin üçüncü kişinin çalışanı olduğu, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı, davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nun 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmadığından, 3.şahıs tarafından usulüne uygun yapılmış bir istihkak iddiasının bulunmadığı, o halde davacı alacaklının İİK 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından 6100 sayılı HMK nun 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Belirsiz bir alacak için alacaklının açıkça kısmi dava açtığını belirterek talepte bulunması veya belirsiz alacaktan söz edilmeksizin kısmi taleplerde bulunulması halinde davanın kısmi dava olarak açıldığının kabul edileceği-
Tapu sicillerinin doğru tutulmasını üstlenen devletin, ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da bu haklardan yoksun kalınması, dayanak ve belgelere aykırı kayıt oluşması sonucu doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu, TMK.nun 1007. maddesinden kaynaklanan hazinenin kusursuz sorumluluğu kapsamında, davacı idarenin böylesi bir davayı açmasında da hukuki yararının bulunduğu, hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Takip bir belgeye dayanıyor ise belgenin onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmesinin gerekeceği – borçlunun takibin şekline göre yasal sürede icra dairesine itiraz etmiş olması şikayet yoluyla icra mahkemesinden ödeme emrinin iptalini istemesine engel teşkil etmeyeceği hakkında yeniden ödeme emri tebliği gerekeceğinden borçlunun ödeme emrinin iptalini talep etmek de hukuki yararının bulunacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.