Geçici mühlet kararı henüz dolmadan da ............... tarihinde borçlu şirket hakkında yeni bir ticari ve iktisadi bütünlük kararı verildiği, bu durumda dosyada mevcut tüm hacizler ticari ve iktisadi bütünlük kararı ile geçici mühlet içinde konan hacizler olup hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği- Davalı alacaklı tarafın ................. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ............. sayılı dosyasında ................ tarihli ek karar ile aynı konuda verilmiş bir karar varken yeniden karar verilemeyeceği iddialarının da yerinde olmadığı, dava ve şikayet konularının birbirinden farklı olduğu- Savunma hakkının kısıtlandığı ileri sürülmüş ise de davalı alacaklı vekilinin duruşmalara katıldığı, savunma hakkının kısıtlanmadığı- HMK'nın 326. maddesi gereği haksız çıkan taraf olarak alacaklı aleyhine yargılama giderine ve tarifede öngörülen vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin mahkeme kararında bir usulsüzlük bulunmadığı-
Uyuşmazlık, dava ve takip konusu bononun, davacı asıl borçlu şirkete kullandırılan kredinin teminatı olarak düzenlenip düzenlenmediği, davacıların takip konusu bono sebebiyle borçlu olup olmadıkları, takip tarihi itibarıyla talep edilebilir bir alacağın bulunup bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır...
Soyadına yapılan haksız saldırının hukuka aykırılığının tespiti, soyadının kullanılmasının engellenmesi ve kararın yayınlanması istemi-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davaların, çekişmesiz yargıya tabi olduğundan kural olarak hasımsız açılmasının gerekeceği, hukuki yarar bulunması koşulu ile bu tür davaların uyuşmazlık çıkaran kişiler hasım gösterilerek hasımlı olarak açılmasının ve çekişmeli yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılmasının da mümkün olduğu, yabancı uyruklu miras bırakanların Türkiye’de bulunan taşınmazlarının intikalini sağlamak amacıyla açılan mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda hazinenin mutlaka taraf olacağına ve davanın hazine hasım gösterilerek açılacağına ilişkin olarak yasalarımızda zorlayıcı bir hükmün de bulunmadığı-
Üçüncü kişi tarafından istihkak davasının, en geç, «hacizli malın satış bedelinin alacaklıya ödenmesine kadar» açılabileceği- (Satış bedelinin alacaklıya ödenmesinden sonra istihkak davası açılamayacağı)–
"Tebliğ mazbatasındaki imzanın kendisine ait olmadığını" ileri süren borçlunun bunu ispat etmesi gerektiği- (Adli Tıp Kurumu ve Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı) Bilirkişi raporlarında "imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda bir kanaat bildirmenin mümkün olmadığı" sonucuna ulaşıldığından, mazbatadaki imzanın kendisine ait olmadığı hususunun borçlu tarafından ispatlanamamış olduğu-
Davacının davalı iki A.Ş. ve X hakkında takip konusu bonoya ilişkin olarak müteselsil sorumluluk esasına dayanılarak icra takibi yaptığı - İtiraz ederek aksini ileri sürmeyen bu davalılara yönelik dava açmakta hukuki yararının mevcut olmadığı - Davalı Y A.Ş'nin kurulduğu tarihin 03/05/2007 olduğu, takibe konu bononun tanzim tarihinin 15/09/2008 olduğu, davalı Z A.Ş'nin takibe konu senette borçlu sıfatı ile yer almadığı- Basiretli bir tacirin hukuki ilişkiye girdiği borçluları bilmesi ve alacak borç ilişkisine dayanılarak senet tanzim edilirken mevcut olan borçluların tamamının senette borçlu sıfatı ile yer almasını sağlaması gerektiği- Senetin düzenlendiği tarihte hukuken var olan ve buna rağmen senette borçlu gösterilmeyen ve borçlu sıfatı ile senedi imza etmesi temin edilmeyen şirketin "organik bağ" ileri sürülerek icra takibinin sonradan tarafı olmasının ve borç isnat edilmesinin hukuken mümkün olmadığı -
İcra ve İflas Kanunu'nun 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Davanın terekenin tespiti ve koruma önlemlerinin alınması istemine ilişkin olduğu - Davacının terekenin tamamı üzerine tedbir konulması talebi üzerine mahkemece terekenin tamamı üzerine evlatlık ilişkisinin kaldırılması davasının kesinleşmesine kadar tedbir konulmasına karar verildiği - Davacı tarafça murisin mirasçısı aleyhine evlatlık ilişkisinin kaldırılması davasının açıldığı bildirildiğine ve söz konusu dava halen derdest olduğuna göre, evlatlık ilişkisinin kaldırılması davasının başarıya ulaşması halinde davacının yasal mirasçı konumunu alacağı göz önünde bulundurulduğunda yerel mahkemece terekenin korunmasına ilişkin verilen ihtiyati tedbir kararları ve bu kararlara itiraz neticesinde verilen itirazın reddi kararının isabetli olduğu -
İcra takibine dayanak yapılan havale evrakında paranın borç olarak gönderildiğine dair bir açıklama bulunmadığından ispat külfetinin alacaklı olduğunu iddia eden davalıda olduğu- Haciz tutanağında yer alan “Şu an ödeme imkanım yoktur, durumum düzelirse ödeme yapabilirim, ancak dosya borcunu ben kullanmadım, itiraz etmiştim, süresinde olmadığı için red edilmiştir, dosya borcu ile ilgili olarak görüşmeye geleceğim." şeklindeki beyanının kayıtsız şartsız bir kabul beyanı olarak da kabul edilemeyeceği- Takip tarihinden uzun süre sonra dahi hukukî yarar bulunduğu sürece menfi tespit davasının her zaman açılabileceği- Takip talebinden uzun zaman sonra ve tasarrufun iptali davasının sonrasında 'menfi tespit' davasını açılmasının bir önemi bulunmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.