Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceğinin ve sonrasında kararın nasıl yazılacağının etraflıca hükme bağlandığı, yargılamanın açık bir şekilde yapılmasının ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesinin ilke olarak kabul edildiği, bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazının kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekeceği, aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanının zedelenmiş olacağı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK'nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağının düzenlendiği-
Özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan bir boşanma davasında genel boşanma sebebine (TMK. mad. 166/1) dayalı olarak karar verilmesi mümkün olmadığı, hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı kalarak hüküm kurması gerektiği- Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın eş yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesinin gerektiği- Ev alması için eşe gönderildiği iddia edilen paraya ilişkin olarak yapılan maddi tazminat talebinin, boşanmanın eki niteliğindeki maddi tazminat (TMK. mad. 174/1) olmadığından, ayrıca nisbi harca tabi olduğu- Eşin, şantaj ve tehdit yoluyla imzalatılan senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine (menfi tespit) ilişkin talebinin nisbi harca tabi olduğu-
Taraflar arasındaki birleştirilen kooperatif üyeliğinin tespiti davası-
Asıl ve birleşen alacak-ipoteğin fekki davalarının-
Taraflar arasındaki birleştirilen menfi tespit davasında, davalılar vekilinin her bir dosya için ayrı ayrı vermiş olduğu cevap dilekçelerinde müvekkillerinin çeklerin yetkili hamili olmadıklarına dair ikrarları mevcut olup, bu ikrarlar üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekeceği-
"İtirazın iptali davaları"na, tasarrufun iptali davalarında "bekletici mesele" olarak kabul edilmesi gerektiğinden, bu iki davanın birleştirilerek birlikte görülemeyeceği–
Davalılarından ikisinin farklı numaralı konutlarda ikamet etmelerine rağmen birlikte sakin gerekçesiyle aynı kişiye tebliğ edildiği, bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığından tebligatların usulsüz olduğu-
Davalılardan R.'nın borçlunun eşi, E. ve Ayda'nın da borçlunun çocukları olmasına İİK'nın 278/III-1 maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine buna ilaveten davalıların bu akrabalık dolayısıyla borçlu S.in alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olmaları nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceği-
Düğünde takılan 6 adet bileziğin, davacı kadına iade edilmemek üzere , kadının isteği ve onayı ile harcandığı hususu da davalı tarafça ispat edilemediğine göre, davacı kadın lehine, düğünde takılan 6 bilezik yönünden, bileziklerin birleşen dava tarihindeki değeri dikkate alınarak, ziynet alacağına hükmedilmesi gerektiği-
İcra Mahkemesince sıralamanın ihtiyati hacizlerin kesinleşme tarihlerine göre belirleneceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.