Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümlerinin uygulanacağı- Kesin mühlet içerisinde karar verilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde mahkemenin her hâlde İİK'nın 304/2. maddesi uyarınca mühlet hükümlerinin uzatılmasına dair karar vermesi gerektiği, aksi hâlde mühlet hükümlerinin kendiliğinden ortadan kalkacağı, İİK'nın 304/2. maddesi uyarınca mühletin uzatılmasına karar verilmemesi durumunda, mühlet hükümlerinin zımnen uzadığının kabul edilemeyeceği, mühletin dolması ile birlikte borçlunun, komiserin ve mahkemenin denetiminden çıkacağı, bu süreçte malvarlığında eksilme olup olmadığından, muvazaalı işlem yapıp yapmadığından kimsenin emin olamayacağı, komiserler tarafından sunulan nihai rapora ekli projenin uygulanabilir olup olmadığının tespitinin yapılamayacağı-
Davaya konu 2137 ve 1782 no.lu parsellerin imar uygulaması sonucu hangi parsellere revizyon gördüğü ayrın-tılı olarak belirlenmeli, bu parsellerde davacının ve davalının birlikte paylarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve ondan sonra davacıya, tapuda gösterilen satış bedeli ve satış masraflarından oluşan önalım bedelini depo etmesi için uygun süre tanınması ve sonucuna göre infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm verilmesi gerekeceği-
İcra Müdürlüğü'nce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine, borçlunun çalıştığı kurumca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği- Mahkemece, davanın muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği-
Davalı borçlu ile üçüncü kişi konumundaki kişinin uzun bir süre birlikte yaşamış olduklarının dosya kapsamından anlaşılması halinde, davalı üçüncü kişinin, diğer davalı borçlunun mal kaçırma kasdıyla hareket ettiğini bilebilecek konumda olması nedeniyle, açılmış olan tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davalarında alacak miktarı ile haczedilen malların değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Önceki gerekçeye ilâveten somut olayda her iki davalı şirketin yetkilisi olan şahsın davacı alacaklıya gönderdiği elektronik postada, bozulan karar gerekçesinde açıklandığı üzere davalı ............. Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin davacıya olan borcunu diğer davalı ........İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin davacı şirketten olan alacaklarından ödenmesini kabul ettiği, bu beyanın diğer davalı ...... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş. tarafından borcun üstlenilmesi mahiyetinde olduğu, asıl davada davacı şirketin bu talebi kabul ettiğinin dosya kapsamıyla anlaşıldığı, davalı- birleşen dosyada davacı ......... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin, davalı ........ Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin borcunu üstlendiği, üstlenmenin borca katılma şeklinde yorumlanması gerektiği, bu nedenle asıl davanın davacısına karşı her iki davalının birlikte sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeTaraflar arasındaki uyuşmazlık, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre bozma ilâmının gereğinin yerine getirilip getirilmediği noktasında toplanmaktadır...
Dava konusu taşınmazın gerçek değeri ile satış işlemlerine konu değeri arasında fahiş oranda farklar bulunduğu, davalılar arasında akrabalık bağının bulunduğu, icra takibinin kesinleştiği, davalı borçlu hakkında geçici aciz vesikasının bulunduğu, ve bu haliyle davaya konu edilen taşınmaz satışlarının mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığının davacı tarafça ispat edildiği-
«Hile» ve «muvazaa» isteklerinin kademeli dava biçiminde birlikte ileri sürülemeyeceği -
Davalılar arasında İİK'nun 278/3-1 maddesi kapsamında yakın akrabalık bağı olup yapılan tasarrufların bağış niteliğinde olup iptali gerektiği gibi, davalının taşınmazı borca karşılık verildiği yönündeki savunması İİK'nun 279/2 bendine göre mutad ödeme aracı olamadığı- Tasarrufun iptali davalarında, davanın kabulü halinde alacak aciz belgesine bağlanmış ise bu miktar oranında aksi durumda takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptali ile İİK'nun 283/1 maddesi gereğince bu miktar üzerinden haciz ve satış isteme yetkisi verileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.