• " 6728 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi"

    "179/b maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında öngörülen düzenlemeler korunmakla birlikte erteleme tedbirlerinin ihtiyati tedbir kararları ile ihtiyati haciz kararlarının infazını da kapsadığı, bir diğer deyişle erteleme halinde ihtiyati tedbir kararları ile ihtiyati haciz kararlarının da uygulanmayacağı tasrih edilmektedir. Dördüncü fıkrada erteleme süresinin bir yıl olduğuna ilişkin ilke korunmakta; bu sürenin mahkemece uygun görülmesi halinde bir yıl daha uzatılabileceği hükme bağlanmaktadır. Mevcut düzenlemeye göre dört yıl olarak uygulanması gereken fakat yargı sürecindeki sorunlar nedeniyle çoğu kez daha uzun sürelere yayılan uzatma dönemi bir yıl ile sınırlandırılmaktadır. İstatistiki verilerden, erteleme süresinin uzun tutulduğu durumlarda şirket ve kooperatiflerin büyük çoğunlukla iflas halinden kurtulamadığının ve bu dönemde borçların artıp mal varlığının azaldığının görüldüğü; iflas kararı sonrasında masa mevcudunun erteleme yargılaması başındaki duruma göre eridiğinin ve alacaklıların daha kötü duruma düştüklerinin gözlemlendiği dikkate alınarak uzatma sürelerinin kısaltılması yoluna gidilmektedir. Yargıtay uygulaması istikrar kazanmış olmakla birlikte erteleme ve uzatma kararları kesinleşmeden, yeniden uzatma istendiği ve karara bağlandığı; önceki kararın Yargıtayca bozulması üzerine borçlu ve alacaklıların hukuki durumlarının ve özellikle tedbirlerin hukuki durumlarının belirsiz bir hal aldığı görüldüğünden, bu sorunun giderilmesi için bekletici sorun kurumu Kanuna alınmaktadır. 179/a maddesindeki gerekçelerle uzatma yargılaması sırasında da en çok bir kez revize proje sunulabilmesi yönünde düzenleme yapılmaktadır. Beşinci fıkra yargılama aşamasındaki kayyımın görevine devam edebileceği ya da erteleme kararından sonraki dönem için mahkemece yeni kayyım atanabileceği hususunu düzenlemektedir. Mali uygulama ve işletme gerekleri çerçevesinde üçer aylık rapor düzenlenmesi gerekli olup bu raporda özellikle şirket veya kooperatifin proje kapsamında iyileşme gösterip göstermediği belirtilmelidir. Eğer erteleme kararının verildiği ve kayyımın atandığı tarih üçer aylık dönem dışındaysa, işletme gerekleri çerçevesinde kayyımın kist dönem için rapor hazırlaması gerekir. Olağanüstü gelişmelerin rapor edilmesi de kayyıma görev olarak verilmektedir. Bu gelişmeler projenin gerçekleşmesini sağlayacak ciddi sermaye artışı ve sair yeni kaynak sağlanması gibi olumlu gelişmeler olabileceği gibi borçlunun iflas ertelemeye layık olması şartını zedeleyecek olumsuz gelişmeler de olabilir. Maddenin altıncı ve yedinci fıkralarıyla, erteleme süresi dolmadan ve erteleme süresi sonunda mahkeme tarafından verilebilecek karar türleri düzenlenmektedir. Buna göre erteleme süresi sonunda, kayyımın verdiği raporlardan veya gerek gördüğünde alacağı bilirkişi raporundan, borca batıklığın devam ettiğini tespit eden mahkeme, şirketin veya kooperatifin iflasına karar verecektir. Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme kayyımın verdiği raporlardan veya gerek gördüğünde alacağı bilirkişi raporundan, şirketin veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflâsına; şirket veya kooperatifin bu aşamada borca batıklığının ortadan kalktığı sonucuna varırsa, erteleme talebi ile iflas davasının reddine karar verecektir. Maddenin son fıkrasıyla, iflas erteleme talebi üzerine mahkemece verilen nihai kararların hüküm fıkralarının tescil edilmek üzere ticaret sicili müdürlüğüne bildirileceği ve 166 ncı maddenin ikinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerinde öngörülen usulle ilan ettirileceği hükme bağlanmaktadır. Bildirim ve ilana ilişkin bu son fıkra hükmü, hem 179/a maddesinin onuncu fıkrası uyarınca verilen hem de 179/b maddesinin altı ve yedinci fıkraları uyarınca verilen nihai kararlar hakkında uygulanacaktır. Kanım, 179/b maddesinin dördüncü fıkrasında, iflas erteleme ve uzatma süresini “erteleme süresi” olarak nitelediğinden hem ilk iflas erteleme talebi üzerine verilecek kararların hem de uzatma talebi sonucunda verilecek kararın aynı bildirim ve ilan usulüne tabi tutulmaları doğaldır."


  • 4949 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

    «İflâsın ertelenmesinden beklenen faydanın gerçekleşmesi şirket veya kooperatif aleyhine başlamış icra ve iflâs takiplerinin durmasına bağlıdır. İflâsın ertelenmesi kurumu, konkordatoda olduğu gibi bütün alacaklıların çıkarlarını dengeli bir şekilde korumayı amaçlamaktadır. Takiplerin duracağı kabul edilmezse, mali durumun düzelmesi neredeyse imkânsızlaşır. Bu bağlamda Devlet alacakları bakımından da, 6183 sayılı Kanun uyarınca başlatılmış bulunan takiplerin durması kuralı kabul edilmiş, bu açıdan Devlet ile diğer alacaklılar arasında bir ayırım yapılmamıştır.

    Erteleme sırasında taşınmaz veya ticari işletme rehiniyle temin edilmiş alacaklar için bir istisna getirilerek bunların takip konusu yapılabilmelerine izin verilmiştir. Ancak bu takipler nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamayacak ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemeyecektir; aksi takdirde şirket veya kooperatifin faaliyetine devam ederek iflâstan kurtulması mümkün olamaz. Kıdem tazminatları hariç 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar takip yasağı konusunda diğer bir istisna olarak kabul edilmişlerdir.

    Erteleme süresi bir yıl olarak kabul edilmiş; mali durumun düzelmesi ihtimalinin mevcut olması halinde, kayyımın raporları da dikkate alınarak bu sürenin bir yıl daha uzatılabilmesine imkan tanınmıştır. Böylece ertelemenin toplam iki yıl için yapılabilmesi kabul edilmiştir. Erteleme süresince kayyım, mahkemenin belirleyeceği sürelerde faaliyetleri ve işletmenin durumu hakkında mahkemeye düzenli olarak rapor vermek zorundadır.

    Şirketin veya kooperatifin mali durumunun düzelmesi ihtimali ile alacaklıların hakları arasıdaki dengenin sağlanabilmesi için, mahkemeye, kayyım raporlarından mali durumun erteleme süresi dolmadan düzelmesinin mümkün olmadığı kanaatine vardığı takdirde, erteleme kararının kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verme yetkisi tanınmıştır.»


  • Adalet Komisyonu Raporu

    «...179b maddesinin ikinci fıkrasındaki «taşınmaz» kelimesinin başına «taşınır», kelimesi eklenmiş, ikinci fıkranın sonuna rehinli alacaklıların ertelemeden dolayı geçen süre nedeni ile konkordato rehinli taşınır veya taşınmazın paraya çevrilmesinin ertelenmesine ilişkin hükümde yer aldığı gibi hak kaybına uğramamaları için ek teminat verilmesi amacıyla bir cümle ilave edilmiş, üçüncü fıkradaki «kıdem tazminatları hariç» ibaresi kıdem tazminatlarını fıkra kapsamına almak amacıyla metinden çıkarılmıştır.»


  • 5092 sayılı Kanuna ait Adalet Komisyonu Raporu

    «2004 sayılı Kanuna 4949 sayılı Kanunla eklenen 179/b maddesinin dördüncü fıkrasında iflâsın ertelenmesi süreci 2 yıl ile sınırlandırılmıştır. Oysa, bu süreç daha kısa sürede tamamlanabileceği gibi, işletmenin büyüklüğüne, içinde bulunduğu koşullara, ekonomideki oynamalara göre daha uzun da sürebilir. Bu sürenin katı olarak uygulanması, kurtarılmasına çok az kalmış bir işletmenin, çok kısa bir süreye daha ihtiyacı varken yasal zorunluluk nedeniyle iflâsı sonucunu doğurabilir. Kaldı ki, bu süreç birçok dış ve iç faktöre bağlıdır. Örneğin, ülke ekonomisinin gidişatı, sektörel rekabet, düzenleyici ve denetleyicilerin etkisi, sosyol ekonomik yapı ve mali sektörün etkisi gibi dış faktörler ile organizasyonun büyüklüğü, yönetimin yeteneği, operasyonel yetenek, faaliyetlere ilişkin altyapı, işletme sermayesi ve tedariki gibi birçok iç faktörler bu sürecin süresinin belirlenmesinde etkin olacaktır. Bu nedenle sürenin her somut olayının kendi gelişimi ve koşulları doğrultusunda hakimin takdirine bırakılmasında yarar vardır. Zaten, kayyımlar vasıtası ile süreç hakimin kontrolü altındadır. Olumsuz gelişmeler olması halinde her zaman süreyi keserek iflâsa karar vermesi mümkündür. Keza, her erteleme ayrı ayrı temyiz sürecine tabi olduğundan, hakimin işlemleri de Yargıtay'ın denetimi altındadır. Bu nedenlerle sürenin sınırlandırılmasının düşünülen faydalarından çok, ciddi sakıncaları bulunmaktadır. Yine de pratik olarak erteleme süresinin uzatılmasına ilişkin bir üst sınır konulması gerekir ise; bu süre bu konjonktürde en fazla dört yıl olmalıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle Tasarıya, 2004 sayılı Kanunun 179/b maddesinin dördüncü fıkrasında değişiklik yapmak amacıyla yeni 5 inci madde ilave edilmiştir.»