• «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 560 - Yürürlükteki Kanunun 502 nci maddesini karşılamaktadır.

    Madde kenar başlıkları ile birlikte arılaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır. Hüküm değişikliği yoktur.»



  • «1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 484 - Madde, yürürlükteki Kanunun 502. maddesini karşılamaktadır. Hüküm değişikliği yoktur.’:

     

    «B. Tenkis dâvası

    I. Şartları

    1. Genel olarak

    Madde 484 - Saklı paylarının değeri tutarını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan ta-sarruflarının aşmıyacak sınıra indirilmesini dâva edebilirler.

    Kanunî mirasçıların paylarına ilişkin olarak tasarrufta yer alan kurallar, mirasbırakanın arzusunun başka türlü oldu-ğu tasarruftan anlaşılmadıkça, alelade paylaştırma kuralları sayılır.»


  • «1971 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: «İndirim» bahsi, bilindiği gibi miras hukukunun en önemli bahislerinden biridir. 502 nci maddenin yürürlükteki metninde buna «tenkis» denilmektedir. Oysa «indirim» terimi, özellikle vergi kanunlarında bir hukukî terim olarak yer almış olduğu gibi «bildirim, verim, seçim...» kelimelerinde olduğu gibi, dilde de yer almıştır. Bu sebeple ağdalı bir Arapça kelime olan «tenkis» yerine «indirim» terimi konul-muştur. Maddenin metninde «mahfuz hisselerinin bali olduğu miktarı alamayan mirasçılar» ibaresi yerine: dokunulmaz paylarının değeri tutarını alamayan mirasçılar» ibaresi konulmuş-tur; zira «mahfuz hisselerinin bâliğ olduğu miktar» deyiminde sanki mahfuz hisseler ayrılmış ve herbiri mal olarak bir miktara baliğ olmuş gibi tereddüt doğuracak bir anlam yaratmaktadır. Bu sebeple «değeri tutarı» kelimelerinin buraya eklenmesi, İsviçre aslında olduğu gibi gerekli görülmüştür. Bundan başka, yürürlükteki metinde «teberruun tenkisi» deyimi vardır. Oysa burada yalnız «teberru» sözkonusu olmayıp, atanmış mirasçı gösterilmesi gibi ölüme bağlı başka, bir tasarruf da sözkonusu olabilir. Bu bakımdan, indirilecek olan şey, teberru değil, ölüme bağlı tasarrufun muhtevasındaki tutarıdır. Bu sebeple bunun, İsviçre aslında olduğu gibi «bu tasarrufun yasanın koyduğu sınıra indirilmesi» ibaresinin maddeye eklenmesi uygun bulunmuştur. Gerçi İsviçre metninde «caiz olan sınıra» deyimi kullanılmışsa da bundan maksat yasanın cevaz verdiği sınır olduğu için, yukarıki deyimin maddede yer alması daha doğrudur. Maddenin yürürlükteki metninde, ikinci fıkrada «alelâde taksim kaideleri gibi telâkki olunur» ibaresi müphemdir. Bu sebeple bunun yerine, İsviçre aslında olduğu gibi «yalnız paylaşımla ilgili talimat sayılır» denilmiştir; zira mirasbırakanın tasarrufunda koyduğu kurallar, netice itibariyle ancak «talimat» olabilir; «alelâde» kelimesinin de burada bir anlamı yoktur. Bundan maksat «yalnız, sırf, münhasıran, sadece» kelimelerinden biri ile ifade edilebilen ve özgülemeyi gösteren bir kavramı belirtmektir. Yani tasarruftaki paylara dair kuralların içine başka konular sokulmayarak bunların sadece paylaşıma ilişkin talimat sayılması istenilmektedir. İkinci fıkrada yapılan ifade değişikliği, bunu belirtmek amacını gütmektedir.

    2) Biçim değişikliği, yoktur.

    3) Hüküm değişikliği, yoktur.’:

     

    «B. İndirim davası

    I. Şartları

    1. Genel olarak

    Madde 502 - Miras bırakan, tasarruf oranını aşan bir tasarrufta bulunmuşsa, dokunulmaz paylarının değeri tutarını almayan mirasçılar, bu tasarrufun yasanın koyduğu sınıra indirilmesini isteyebilirler.

    Tasarrufta kanunî mirasçıların paylarına ilişkin kurallar konmuşsa, mirasbırakanın isteğinin başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu kurallar yalnız paylaşımla ilgili talimat sayılır.»