İçerik Akışı

Cebrî İcra Kanunu Taslağı

Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulan İcra ve İflas Kanunu Bilim Komisyonunca hazırlanan Cebrî İcra Kanunu Taslağı, karşılaştırma cetveli ve görüş bildirim formu ile birlikte yayımlanmıştır.

İcra ve İflâs Hukukuna İlişkin 'Makale ve İnceleme Yazıları', 'Hukuki Mütalâalar' ve Yüksek Mahkemenin Önemli İçtihatları (Ücretsiz Kitap Duyurusu)

Sevgili Meslektaşlarıma...

E-tebligat- İstinaf kanun yoluna başvurma süresi-

Mahkemece, gerekçeli kararın e-tebligat yolu ile davalı vekiline tebliğe çıkarıldığı, e-tebligatın davalı vekili tarafından 27/12/2022 tarihinde ise mevzuat gereği okundu sayıldığı, bir başka deyişle e-tebligatın alıcının hesabına iletilmesini müteakip mevzuat gereği belirlenen 5 günlük süre sonunda otomatik olarak okundu sayıldığı tarihin 27/12/2022 olduğu, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin UYAP'ın kullanılması başlıklı 5/10. maddesi gereğince, 27/12/2022 tarihi itibariyle davalı vekilinin karara karşı en geç 10/01/2023 günü sonuna kadar (saat 00.00) istinaf kanun yoluna başvurması gerektiği halde, gerekçeli karara karşı istinaf başvuru tarihinin 11/01/2023 tarihi olduğu (istinaf dilekçesinin UYAP'a kayıt tarihi 12/01/2023, UYAP’tan evrak havale tarihi 11/01/2023, istinaf harçlarının yatırıldığı tarih 11/01/2023) hal böyle olunca, gerekçeli karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinin 2 haftalık yasal istinaf başvuru süresi geçtikten sonra 11/01/2023 tarihinde yapıldığının anlaşıldığı, bu suretle, istinaf kanun yoluna süresi içinde başvurulmadığı anlaşılmakla, HMK'nın 346. maddesi gereğince davalının istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği-

Kıdem tazminatı- Fesih- İfa- Faiz-

Kıdem tazminatının fesih tarihinden sonra ancak dava ya da icra takibinden önce ödenmesi hâlinde davacının ödeme zamanı ile fesih tarihi arasındaki süre için kıdem tazminatı faizini talep edip edemeyeceğine yönelik uyuşmazlıkta; ifadan önce veya ifa sırasında işlemiş faiz hakkının saklı tutulduğuna ilişkin ihtirazı kaydın konulmaması hâlinde işlemiş faiz talep edilemeyeceği-

Delil avansı- Çift taraflı dava teorisi-

Uyuşmazlığa konu davanın 1086 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde açıldığı, tahkikat aşamasına geçildiği gözetilerek bu aşamada 6100 sayılı Kanun'un 324. maddesi uyarınca sadece "delil avansı" istenebileceği, delil avansının, o delille iddiasını ispatlayacak tarafça yatırılması gerektiği, ancak ilgilisinin bu gerekliliği yerine getirmemesi hâlinde, diğer tarafın da delil avansını yatırabileceği, delil avansı yargılamada gerek davacı gerekse davalı tarafından tamamlanabilecek bir masraf kalemi olduğundan, yalnızca davacılardan eksikliğin tamamlanmasının istenilmesinin davalı tarafın davayı takip hakkını engellemekte olduğu, kaldı ki paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarının "çift taraflı dava teorisi" uyarınca iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardan olduğu, anılan hususların tamamı gözden kaçırılarak Mahkemece verilen kesin süre içerisinde gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmediği-

Genel kredi sözleşmesi- Döviz- Menfi tespit-

Alacağın dayanağı genel kredi sözleşmesi döviz (euro) cinsinden düzenlenmiş ve davacı aleyhine başlatılan icra takibinde euro para alacağı talep edilmiş ise de genel kredi sözleşmesinde davacı kefilin sorumlu olduğu kefalet limiti 5.000.000,00 TL olarak belirlenmiş olduğuna göre, menfi tespit davalarında dava tarihi itibariyle alacak-borç miktarının belirlenmesi gerekliliği karşısında, Mahkemece bilirkişi raporu alınmak sureti ile, dava tarihi itibariyle tahsil edilemeyen euro cinsindeki alacağın tespit edilmesi, bu tutarın dava tarihindeki kur üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi ve bu şekilde bulunacak TL alacak miktarının, kefalet limiti olan 5.000.000,00 TL'nin altında kalması veya 5.000.000,00 TL'ye eşit olması halinde davanın reddine, 5.000.000,00 TL'nin üzerinde olması halinde ise kefalet kısmını aşan kısım yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği-

İsim kullanımının önlenmesi- Tazminat-

Mahkemece iki ayrı bilirkişi heyetinden rapor alınmış olup, bu raporların çoğunluk görüşüne göre çeviri eser adının eser sahibi muvafakatiyle korunabileceği, başlı başına bir eser olarak kabul edilemeyeceği ancak alınan iki bilirkişi heyet raporundaki dil bilimcilerinin ayrık görüşleri doğrultusunda, çevirilerin hiçbirinde ağaç referansı gibi kitabın özgün isminde yer alan unsurların kullanılmadığı, ilk çeviri yapılırken Portekizceden Türkçeye çevirisinde "tatlı" kelimesinin bire bir aynısının tercümesi yapılmayıp tatlı kelimesinden daha özgün bir anlatım içeren kelimenin kullanılması, bu çevirinin özgün olması karşısında davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-

Tapu kaydının iptali- Zararın tazmini-

5. Hukuk Dairesince yapılan geri çevirme sonrasında Fethiye Belediye Başkanlığının 09.04.2025 tarihli yazısında dava konusu taşınmazın yakınındaki 94 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlardan 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesi gereğince 0.34923196 oranında, 333 ada 3 ve 5 parsel sayılı taşınmazlardan ise 0.3215700 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldığı gözetildiğinde dava konusu taşınmazın, emsal karşılaştırması sonucu belirlenen metrekare birim bedelinden %45 oranında düzenleme ortaklık payı düşülmesinin bozmayı gerektirdiği-

Usulsüz tebligat- Hesap kat ihtarnamesi-

İpotek veren borçluya kat ihtarının kredi sözleşmesinde belirtilen adresine gönderildiği ve 30.01.2017 tarihinde tebliğ edildiği, İzmir 1 nolu T tipi Ceza İnfaz Kurumunun yazı cevabında davacı ipotek borçlusunun 09.09.2016-16.11.2017 tarihleri arasında cezaevinde tutuklu bulunduğunun belirtildiği, dolayısıyla tebliğ tarihinde davacı borçlunun cezaevinde olduğu, davacı borçluya yapılan kat ihtarı tebligatının usulüne uygun olmadığı ancak ..... Noterliği’nin 02.02.2017 tarih ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borçlu vekili tarafından, İİK 150/ı maddesinde öngörülen 8 gün içinde hesap kat ihtarnamesine itiraz edildiği, bu durumda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca hesap kat ihtarnamesine itiraz tarihinin (02.02.2017) ihtarname tebliğ tarihi olarak kabulü gerekeceğinden Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, kat ihtarnamesinin usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-

Tarafta değişiklik- Yürütmenin durdurulması-

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik başlığını taşıyan 26. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında, "(1) Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. (2) Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir." hükmünün yer aldığı, dosyanın ve MERNİS kayıtlarının incelenmesinden, davacının 29/07/2024 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından, 2577 sayılı Kanun'un 26. maddesi gereğince karar verilmek üzere, temyize konu kararın bozulması gerektiği-